Pages

24 Aralık 2006 Pazar

Oylesine birkac karalama

Son birkac gundur yazmak istedigim yazilar kafamda dolasip duruyor. Kafamda yazacagim cumleleri kuruyorum ama oturur oturmaz ucup gidiyor hersey kafamdan ne garip... BEn de bugun modaya uyup aklima gelenleri siralayiverecegim oylesine...
  • Tezim biyoteknoloji endustrisiyle ilgili. Su siralar biyoteknoloji firmalarinin uzerlerinde calistiklari urunlere bakiyorum. Cogu cagimizin onemli hastlaiklari kanser ve aids ile ilgili. Ozellikle kanser hastaliginda hastaligin kendisi yanisira, hastaliktan kaynaklanan vucudun diger yerlerindeki tukenmeyi onaracak bircok ilac da mevcut. Okudukca hastaligin da vehametini anliyor insan. Cogu zaman dusunmuyoruz ama urkutucu bir gercek.
  • Bugun Selim'e tren taklidi yaparken rahmetli dedecigimin kucukken bana anlattigi yari gercek-yari hayal urunu hikayeler aklima geldi. Dedem astsubay, anneannem de ilkokul ogretmeni olduklari icin calistiklari donemde memurluklari itibariyle turkiye'nin heryerinde bulunmuslar. Dedemin yaninda oturur, dinlemeye baslardim onu, anlatirdi: "Edirne'den bindik trene takatak takatak takatak tak...." Canim dedecigim, ozledim seni galiba.
  • Bir Sirince gezim aklima geldi. OSS oncesi iki arkadasimla birlikte yasadigimiz yer olan Aydin'dan trene binip Selcuk'a gitmis, oradan da dolmusla Sirince'ye yol almistik, amac kafa dinlemek, sinav stresini atmak. Seson disi bir zaman oldugu icin koy gayet sakin, bir o kadar da guzeldi, cok guzel bir gun gecirmistik. Ne akla hizmetse yalniz donuste Sirince'de Selcuk'a yuruyelim dedik. Yaklasik yarim saat kirkbes dakikalik yuruyus olacakti bizim icin. Iyi guzel, derken yari yola gelmeden siddetli bir saganak basladi, yol kenarindaki agaclarin altina girsek de yagmur cok hizliydi, yoldan da bir araba falan gecmiyordu. Orada sirilsiklam olup ertesi gun sinava giremeyecegimi dusunurken siyah, buyuk bir mercedes durdu onumuzde -o taraflarda luks arabalara pek rastlamazdik o donemde- isin ilginc yani arabayi surenin bir amerikali olmasiydi! bizi selcuk'a birakabilecegini soyledi adam, amerikali texas'liyim demisti -Selcuk'ta bir texasli, olayin garipligini dusunun- yol boyu muhabbet etti adam buyuk bir cenesi dusuklukle- sonra da bana durup "you have an American smile" demisti, adam kendince iltifat ediyordu besbelli ama o donemde cidden anti- Amerikan olan ben -goruyorsunuz, yillar nasil da degistiriyor insani :)))- bu lafa acayip sinir olmustum, diger iki arkadasim uzun sure "you have an America smile, heh he he" diye dalga gecmisti benimle. Nereden mi aklima geldi, hic iste...
  • Seneye ise baslayacagim okul okulun maskotu, bir sapka ve ustunde okulun ismi yazan guzel -tam elime gore, cok kalem secerim ben- bir kalem gondermisler, mutlu oldum.
  • Dun aksam televizyonda "neseli gunler" filmini izledik. Sebo bu "kiz filmi" deyip durduysa da benimle izledi yine de ;). Eskiden az kanalli donemde pazar sabahlari trt1'de olurdu bu filmler: neseli gunler, ve avusturya prensesi olan Sisi... cok severdim, tam kiz filmleri iste ama tekrar izlemek cok buyuk bir keyif verdi. Bu arada neseli gunler'in basrol oyuncusunu hala ekranlarda goruyor olmak cok hos.
  • Nostalji turuna bir ek de bu aksam internette Selim'e turkce cizgi film, egitici program vs. diye bakinirken geldi. You tube'e susam sokaginin o cok eski fragmanini koymuslar: gun guneslik, insanlar neseli, sen de gel oyna, susam sokaginda, dostluk ve sevgi sariyor heryeri, gel katil bize, verelim el ele, sev dunyayi, acilir her kapi, iste susam sokagi... fragmanda siyah onluklu cocuklar falan var, ben ilkokulu siyah onlukle bitirenlerdenim ;)
  • Bu aralar Sebo ile ciddi bir calisma donemine girdik, bir o calisiyor bir ben, Selim uyurken ikimiz tam gaz calisiyoruz.
  • Blogumun yeni templatindan dolayi yorum birakilamiyor ne yazik ki, yapmaya calistim ama olmadi iyi html bilenlerden bi fikir alsam nasil olur?
Baska birsey gelmiyor aklima, simdilik bu kadar sanirim...

1 yorum:

NURHAYAT dedi ki...

ne guzel yazmissin yavrum okurken keyif aliyorum ve seninle gurur duyuyorum