Pages

14 Ağustos 2005 Pazar

bitti 2

sinavi gectim... artik onumdeki yalnizca (!) iki senemi vermem gereken bir tez. Ancak simdiden tahmin edebiliyorum ne kadar yorucu ve stres dolu bir iki sene olabilecegini. Yasam istediklerimizi verirken cimri davranabiliyor kimi zaman ve ben de bile bile bu cimriligin icine giriyorum simdi.
Simdi anlayabiliyorum universitede neden bazi (degil cogu aslinda) hocalarin bu kadar hasta ruhlu oldugunu ve ben de korkuyorum toplam dort senelik yuksek lisans egitimimin sonunda boyle hasta ruhlu olup cikmaktan ne yazik ki... Akil ve ruh sagligimi korumak icin elimden geleni yapacagim diye umud ediyorum.
Bunun birinci sarti sanirim su anki hayatimin yalnizca bu egitimden ibaret olmadiginin bilincinde yasamak, farkliliklar sokmaya calismak belki de su anki monoton yasantima. Bunun icin ilk adimi attim aslinda ve heyecanla o adimin sonuclanmasini bekliyorum simdi. Bekledigim garip ve bir o kadar da guzel bir duygu aslinda.
Bu arada kacamak bir tatil yapip Chicago'ya gittik esim ve ben. Bulundugum ortamdan ayrilmak kadar visko'ya olan ozlemimi bir nebze gidermek cok guzeldi. Guzel anilarla ayrildik Chicago'dan sonra.
Bir ay kadar sonra anne ve babamin gelecek olmasi da baska guzel bir degisiklik olacak yasantimizda. Onlari cok ozledim. Telefonda konuusuyor olmak yetmiyor cogu zaman, dokunmak, kucaklamak, koklamak istiyorum onlari doyasiya. Insan buyudukce (yaslandikca mi demeliyim yoksa?) daha bir anliyor sanirim anne ve babasinin ozelligini ve degerini. Iliskileri uzerinde dusundukce ve caba gosterdikce daha anlamli hale gelmeye basliyor, daha da onem kazaniyor. Bu arada kendime buyuk bir hatirlatma: hayat oylesine yasanmamali hic, kendimizin ve iliskilerimizin farkindaligini artirdigimiz bir yasam oylesine bir yasamdan cok daha anlamli ve bunu anlamli hale getirmek cogu zaman kendi elimizde.

let's think about it...

"If we have only one life to live, we might as well not have lived at all"
Milan Kundera