Pages

29 Mayıs 2009 Cuma

biraz da nostalji


Ilkokula ilk basladigim gun.
Muhtemelen aylardan Eylul, yillardan 1984...
Fotograf anne ve babamin "daire"lerinin bahcesinde cekilmis; Aydin tarim il mudurlugu... O zamanlar teknik ziraat derlerdi, is yerlerinin adi da "daire" idi, nedenini bilmiyorum.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Boguk bir gun(!)

Mayis sonu olmus, neredeyse Haziran basi... Bana gore bahar coktaan bitmis, teoride Yaz mevsimi olmasi lazim; pratikte oyle degil.
Pratikte durum baska... Hava kizimiz 9 dereceyi gosteriyor, sukur ki F cinsinden degil.
Yalniz sicaklik mi? Bulutlar da el ele vermis gunesi kapatmis, hem de siki sikiya neredeyse hic mi hic gorunmemecesine... Bu karanligi bozan tek sey agaclarin yesilligi, heryer yemyesil, koyu yesil yagan yagmurlardan cildirmis bir yesil... Yesilden sikayet yok ama karanliktan var...
Neredeyse Haziran ama disarisi bogucu, hem de cok :((( .

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Evde dogum?

Dun su linkteki evde dogum hikayesini okuyunca, ki fotograflara bakarken daha dogum stresine girdim :). Dogumun genel stresi bir yana, "evde dogum yapma" fikrinin beni korkuttugunu soyleyebilirim. Gerci bu konuda cok birsey bilmiyorum ancak bazi tv programlarina da konu olmus, burada gittikce de populer olan bir akim oldugunu biliyorum.
Evet, daha guncel bir deyisle ABD'de evde dogum yapmak "in" diyebiliriz :). Bu tarz bir dogumu tercih edenler genelde evin sakin, guvenli ve huzurlu ortaminda bebeklerini dunyaya getirmenin daha olumlu ve kolay oldugu gorusundeler.
Bunun bir adim oncesi de Texas'tayken bilmedigim, bu eyalette daha populer olan "midwife" yani dogum ebe'si ile hastanede dogum yapmak. Bu dogum ebeleri, dogum alaninda master almis kisiler ve cok komplike olmayan dogumlarda oneriliyorlar. Dogum ebesinin guzel yani hastahaneye adim atmanizdan itibaren dogum gerceklesene kadar yaninizda olmalari. Turkiye'de prosedur nasil bilmiyorum ama burada doktorla dogum yaparsaniz, doktor son ana kadar gelmiyor - o son an herhalde bebek kafasini cikarmaya baslayana dek diye dusunuyorum- o ana kadar dogum hemsireleriyle oluyorsunuz genelde. Bu anlamda dogum ebesi cok daha cekici olsa da yine ben doktoru sececek gibiyim dogum icin.
Simdi ben bunlari dusunurken evde dogum secenegi bana ne kadar uzak anlayabilirsiniz. Merak ediyorum sizin dusunceleriniz ne?

24 Mayıs 2009 Pazar

simdi, su anda...

yandaki hava durumu kizimiza guvenim sarsildi :( . Zannediyorum biraz geriden geliyor soyle ki bu kiz askili elbiselerle gunluk guneslik bir havada gezinirken su anda burada bardaktan bosanircasina yagmur yagiyor, hem de son yarim saattir.
Radyoda eski parcalar, Lenny Kravitz "baby, It Ain't Over 'Til It's Over" diyor; Kelly Clarkson'un "Because of You"sundan sonra... Lenny Kravitz dinlemeyi ozlemisim, farkediyorum; oysa bir ara o kadar cok dinlerdim ki...
Kahvemi yeni ictim, evde yalnizim...
Aslinda bu hafta Turkiye'den bir misafirimiz var; Selim'in enistesi :), Kanada -Montreal'deki isinden iki gunluk kacamak yapip buraya indi. Boyle durumlarda en cok Selim icin seviniyorum, zannediyorum bu yaslarda aile, akraba duygulari gelisiyor, ve hosuna gidiyor anneanne, babaanne, dede gibi kavramlarin ustune bir de hala, eniste gibi baglari eklemek. Zaten ornegin kreste de aile unitesi yapmislardi, buyukbaba ve annelerden fotograflarini ve nerede yasadiklarini gosteren bir kart istemis, sonra da onlari dunya haritasinda yapistirip sinifta anlatmislardi.
Simdi de Men at Work'den "Land Down Under" caliyor.
***
Boyle sakin kendi kendime kalabildigim gunleri seviyorum, hos hava moduma cok uymasa da umutluyum, gunes biraz sonra gosterecek kendisini ;)
simdi de yeni bir sarki: Taylor Swift- Love Story :)))

22 Mayıs 2009 Cuma

Bu hafta...

Bu haftanin kayda deger onemli olaylari:
sevgili Ayse ile carsamba gunu olan keyifli bulusmamiz,
Sebo'nun hediyesi yesil erikler :)
ve yine Sebo'nun bir makalesinin kabul oldugunu ogrenmemiz
oldu... Selimle ilgili haberler mi? Elbette onlar herzaman onemli :)

*** *** *** *** *** ***


Oncelikle emek dolu ve guzel battaniye hediyemiz icin sevgili Ayse'ya cok cok tesekkur ediyoruz. Ailecek cok begendik ve hatta Selim aslen kardesine gelen bu hediyeye el koydu bile.
Olay soyle gelisti: Eve gelince cantamdan cikarip Sebo'ya ve Selim'e gosterdim Ayse'nin hediyesini. BU arada Selim hemen atladi "bu benim mi?" diye, kiskanmasin, bozulmasin diyerekten "senin ve kardesinin" dedim, "ikinizin de kullanabileceginiz guzel bir battaniye". Selim resimlerden de gorulecegi gibi evirdi, cevirdi battaniyeyi, hatta "uykum var yatagima gidip yatacagim, ustumu bununla ort" dedi. "Sonra, ben simdi bunu kaldiriyorum" deyip de ben battaniyeyi kaldirirken Selim battaniyenin "aidiyet" olayina kendince son noktayi koydu: "Bu benim, sadece benim" diyerek...



Bir de bu resimleri cekmeye calisirken her poz verdirme cabama karsilik "hayir, silly face yapacagim" cevabiyla karsilastim.
Iste size silly face Selim!



Anlayacaginiz, kardesine gelen, ya da aldigimiz -ki Selim'den kalma o kadar cok esya var ki, pek birsey almiyoruz kardes bebege- ne varsa giymeye calisma olayindan sonra, ortak kullanilabilecek seyleri de paylasmak istememe durumu basladi yavas yavas... Kardes icin teoride cok heyecanli ve istekli olmasina karsin pratikte boyle uygulamalarla karsi karsiyayiz. Hos dun Selim'e yeni birkac banyo oyuncagi aldigimiz icin eskilerini kaldirirken "bunlari kaldiralim, kardesim oynasin" dedi ama bakalim gelismeler nasil olacak.

Tam da bu sirada Pratik Anne'nin Su ve Su yazilarini okudum.

*** *** *** *** *** ***


Dun Sebo eve gelirken aldigi yesil eriklerle beni cok mutlu etti. Yesil erik konusunda oyle kit bir memleket ki burasi yesil erikler benim icin cok cok degerli bir hediye. Hos tadlari rahmetli anneanne ve dedemin evlerinin bahcesindeki agactan kopardigim ve yemekten mide fesati gecirdigim erikler kadar sulu ve tatli ve elbette bol olmasa da -zannederim hicbir erik hicbir zaman o kadar tatli olmayacak benim icin- cok iyi geldiler.

*** *** *** *** *** ***


Ne garip, bu yaziya baslarken tamamiyle farkli bir yazi kurgusu vardi kafamda, konu konuyu laf lafi aciyor derken bu satirlara geldim. Size de oluyor mu bu?

18 Mayıs 2009 Pazartesi

cok kadinsal bir istek

Hamileligin verdigi bir his midir yoksa birkac gunluk upstate NY ziyaretimizde yasadiklarimiz mi bilmiyorum ama icimde buyuk bir yuva yapma istegi var.
Yuvamiz yok mu, var aslinda ama 7 senedir o evden bu eve tasinmalarla gecen ve bu nedenle benim hep gecici gordugum ve bir turlu "yuva" demeye dilimin varmadigi bir yuva.
Hayatimizdaki belirsizliklere bir turlu "nokta" koyamayisimizdan ve elbette ihtiyactan dolayi yine tasinacagiz bu Agustos ayi sonunda. Ve yine muhtemelen, buyuk bir olasikla "gecici" bir yer olacak bu tasinacagimiz ev. Onceki tasinmalarimizdan bir kesit icin BAKINIZ...
Artik neresi oldugunu, ya da olacagini da onemsemedigimi farkettim. Yeter ki "bizim" diyebilecegimiz ve mumkunse uzunca bir sure "yuvamiz" benimseyebilecegimiz bir yer olsun. Ici huzurlu, cocuklar icin genis, kafamiz rahat olsun.
Bir esya almak istedigimde dusunmeyeyim sigar mi diye, ya da ertelemeyeyim nasil olsa tasinacagiz diye.
Hayatimizdaki belirsizliklerin en buyuk nedeni su anda Sebo ile ayni yerlerde calismiyor olmamiz. Onun isi upstate NY'da, benim Boston'da. Okullarimiz arasinda araba ile 5 saatlik bir mesafe olunca nerede yasadigimiz, ya da yasayamadigimiz bir sorun oluyor. Bu sorunu yazilara dokup her daim hatirlamak istemedim bugune dek. Ama ayni zamanda cozemiyoruz da kisa vadede. Cozemedigimiz icin buna bagli olan "yuva kurma" konusunda da aksamalar, huzursuzluklar yasiyoruz.
Bu aralar ciddi ciddi kariyerime birkac sene ara mi versem acaba diye dusunmeye basladim. "Yuva" kurabiliriz en azindan :).
Biz yasayarak ogreniyoruz malesef hayatimizdaki onemli seyleri, aldigimiz kararlarin sonuclarina "katlaniyoruz" cogu zaman ve bu sekilde bir yasam "sancili" olabiliyor zaman zaman...
Icim sikiliyor, ve ben artik gecici olmayan bir yuva kurmak istiyorum...

17 Mayıs 2009 Pazar

Benim kitap seruvenim

Ayse'nin sobesi beni eskilere gidip dusunmeye yoneltti. Sahi nasil kitaplar okudum bugune dek? Itiraf ediyorum animsamak cok kolay olmasa da ve isimlerini unuttugum pekcok kitap olsa da iste benim okuma kesitlerim:
Ilkokul'da cocuk kitaplarina dair hemen hemen herseyi okudugumu animsiyorum. Kemallettin Tugcu ve Omer Seyfettin kitaplarinin hemen hepsi, ciltlenmis Dogan Kardes dergileri, ve Pal sokagi cocuklari gibi dunya cocuk klasikleri anneannemlerin kutuphanesinde teyzelerimden kalma okudugum kitaplar arasindaydi.
Sonra kendim kendime kitap alma aliskanligi kazandim yine ilkokul yillarinda. Bir donem su tarzda cok kitap okudugumu animsiyorum, Yaramaz Kizlar serisi de bunlardan biriydi.O kitaplarin tadi hala damagimdadir. Bu sayede ilkokul yillarimda yatili okulda okuyan kizlara cok ozenirdim :). Sonra cok Gulten Dayioglu kitabi alip okudugumu biliyorum, sevdiklerimden biri de suydu. Sonra Iranli yazar Samed Behrengi'nin baya bir kitabini okudugumu animsiyorum. Ornegin Kucuk Kara Balik'i ve Bir Seftali Bin Seftali'yi 8-10 yas arasindaki cocuklara oneririm.
Ozellikle ilkokul besinci siniftan itibaren ortaokulun ilk baslarinda Turk edebiyatini kesfetmeye basladim. Yakup Kadri'nin, Halide Edip'in ve Resat Nuri'nin pekcok kitabini bu donemde okudugumu biliyorum ama en cok hangileri aklinda diye sorarsaniz belki bir kadin dokunusundan olsa gerek Halide Edip'in romanlarini onde tutmusumdur hep.
Sonra Sait Faik ve Halikarnas balikcisi donemim oldu bir yaz.
Bundan sonra ise siyasi ve populust egilimli kitaplar okuma donemim baslar ki bu ayrica basli basina bir donemdir :) Bu donem lise yillarima denk gelir. Simdi donup bakinca anliyorum ki ozellikle OSS- OYS sinav stresinin henuz benligimi sarmadigi lise bir ve iki donemimi bol bol siyasi kitap okuyarak streslendirmisim kendimi :).
Bu donemde en cok sevdigim ve onerebilecegim kitaplar arasinda Tutun, Boynu Bukuk Olduler, Vedat Turkali'nin Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlik, Tutunamayanlar Ve KirkYedililer bu donemden hemen aklima gelen ve beni hem yazim tarzlariyla hem de konulariyla cok etkilemis kitaplardir. Bir de iskencelerin, Deniz Gezmislerin anlatildigi Yaralisin, Gulunun Soldugu Aksam gibi kitaplari da okudum ya onlara hic girmesem iyi olur.
Sonra bu donemin sonuna dogru ozellikle lise 3 gibi sanirim, dunyadan bosvermislik haline girdigim bir donemde Herman Hesse ve Bukowski gibi yazarlari kesfettim, onlarin da hemen her kitabini okudum sanirim. Bu donemde anne ve babamin beni odamda test cozuyor zannettikleri sirada ben itiraf ediyorum ki hayat uzerine cok felsefi duslere dalmisimdir Hesse ve Bukowski sayesinde :) aslinda bu donemde okudugum ve beni cok cok etkileyen ozel bir kitap vardi ama animsayamadim bir turlu adini.
Universitede fantastik kurgu romanlar cekti beni fazlaca,bu donem daha cok yabanci yazarlari okudugum bir donem oldu. Parfumun Dansi ornegin en cok aklimda kalanlar arasinda. Koku'yu da bu donemde okumus olabilirim. Zen ve Motorsiklet Bakim sanati da bunlardan biriydi. Ursula K. Le Guin okudum bir donem ve Yuzuklerin Efendisi kitaplari -ve turevleri olan Hobbit vs-.
Sonra Amin Maulof'un tum kitaplarini okudugum bir yaz vardi sanirim yine bu yillarda, benzer tarzda Puslu Kitalar atlasi da cok begendiklerim arasindaydi.
Donemsel olarak hemen aklima gelenler bunlar.
Bunun yanisira liseden universiteye uzanan bir donemde Orhan Pamuk'un hemen hemen tum kitaplarini okumusumdur.
Universite sonrasi bir donem ise cesitli biyografiler ve ozellikle Elif Safak'i bir yazar olarak kesfetmeye basladim.
Bir de ara ara siir kitaplari okuma deneyimim oldu ama itiraf ediyorum siir ve ben hep birbirimize uzak kaldik, sevemedim siir okumayi bir turlu. Ayni sekilde hikayeler de cok sarmadi beni, tam karakterleri oturttugum havasina girdigim bir sirada hikayenin bitmesindendir belki de, kisa geldiler bana hep.
Soyle kisaca donup geriye baktigimda cidden uzuuun bir kitap seruvenim oldugunu gordum. Bunlarin arasinda okudugum ama unuttugum pekcok kitap da olduguna eminim. Okuma secimim olarak ise farketmissinizdir belki bir yazarin tum kitaplarini okuma gibi bir aliskanligim var ve de illa ki de roman olacak.
Simdilerde kitap secimim ozellikle lise ve universite yillarina gore daha "hafif" kaliyor, hatta bazen kendimi "cok satanlar" vagonuna binmis goruyorum kisisel elestiri olarak.
Ben "bir kitap okudum ve hayatim degisti" diyemiyorum ama cok kitap okudum ve hayata bakis acim sekillendi diyebilirim sanirim :).
Tesekkurler sevgili Ayse soben icin, bana da iyi geldi :).

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Selim'le konusmalar

Selim: Buyuyunce itfaiyeci olacagim ben.
Sumuklu: Itfaiyeci mi hmmm... Peki neden? (neden sorusunu sorarken Sumuklu "ses cikaran, kirmizi, buyuk itfaiye arabasina binmek icin" gibi bir cevap beklediginden neredeyse emindir)
Selim: Cunku itfaiyeciler yanginlara su atiyorlar, yanginlari sonduruyorlar.
Sumuklu: -bu kadar faydaci bir cevap aldigina saskin bir durumda- evet, cok guzel bir is yapiyorlar annecigim, itfaiyeci ol sen o zaman...
***
Selim elindeki pembe kagitli sekeri gosterir ve "bunu arkadasim Alejandra'ya verecegin annecigim" der.
Sumuklu: Alejandra mi neden?
Selim: cunku pembe, Alejandra pembe rengi seviyor.
Sumuklu dinlemeye devam eder.
Selim: kizlar pembe severler
Sumuklu: oyle mi? nasil biliyorsun?
Selim: biliyorum.
***
Sumuklu banyodan sonra sacini kurutmustur, hafif sekil vermistir.
Top oynamayi birakip Selim Sumuklu'nun yanina gelir ve "mommy your hair looks so nice!" der, birden.
Sumuklu saskinligini belli etmemeye calisip, "oyle mi, tesekkur ederim" der. Sonra da Sebo'ya doner "yaaa, iste boyle ;)" seklinde bir bakis firlatir :)))
Bir de gecen gun aldigim degaje yaka ve biraz bolca bir penyei giymistim. Selim bana bakti ve:
"annecigim bu sana buyuk geliyor, buyuyunce giy istersen" dedi :)
Gulumseyip sarildim ona.
***
Dun kreste dinazorlar ve surungen hayvanlar unitesinin bir parcasi olarak canli yilan gosterdiklerini bilen Sumuklu Selim'e sorar:
Sumuklu: bugun kreste neler yaptiniz Selim?
Selim: Cok guzel birsey yaptim. Snake elledim.
Sumuklu: -biraz da abartarak- neee??? yilan mi elledin? Korkmadin mi?
Selim: korkmadim
Sumuklu: ben elleyemezdim
Selim: hic yucky degil annecigim, cok temiz o, sen de elleyebilirsin.
Sumuklu: peki, elleyebilirim o zaman.
***
Oyle konusmalarimiz var ki insani sasirtiyor. Cocuklarin dunyasi, onlarin bakis acisi ve algilamalari hakkinda cok sey ogretiyor insana. Oyle guzel, olgun ve olumlu algilamalari var ki, hic bozulmasin...

11 Mayıs 2009 Pazartesi

10 Mayis 2009

Ve Selim artik buyuk bir mutlulukla "abi" bisikletine biner...

 
Posted by Picasa


 
Posted by Picasa

8 Mayıs 2009 Cuma

Centilmen oglum benim :)

Cemile Yeni Arkadaşını Çok Seviyor
Teyzemin Selim icin gonderdigi kitaplar arasindaydi bu.
Gectigimiz pazartesi okuduk birlikte, ertsei gun Selim'i kresten almaya gittigimizde ogretmenli "Selim anlatti mi?" diye sordular, "neyi?" dedim, ki Selim'in sinifina da kitaptaki gibi yeni bir arkadas gelmis. Selim'den iki ay kucuk olan arkadasinin adi Kendall'mis. Selim o gune dek kresteki en kucuk ogrenciydi. Ogretmenlerinin dedigine gore kendisinden kucuk bir arkadasini gorunce cok ilgilenmis yeni gelen bu arkadasiyla. Onunla oynamis, siraya girerken, ellerini yikarken, ve cesitli aktivitelerde yardim etmis ona.
Carsamba gunu de kresindeki sinifiyla dinazorlar ve cesitli suringenler unitesini isledikleri icin bu ay, su muzeye gittiler. Dinazor iskeletlerinden ve soyledigine gore "swimming dinasours"dan etkilenmis Selim. Hos etkilenmek kismina biraz korkmak da giriyor ama orasini karistirmiyoruz pek ;)
Korkmak deyince, Selim'in anlattirmak istemedigi bazi masallar var.
Sumuklu: Hansel ile Gratel'i anlatayim mi Selim?
Selim: Yok, onda cadi var. (cadi'yi, alti noktali c- siz anladiniz- yani chadi seklinde telaffuz ediyor bu arada Selim :)) )
Sumuklu: o zaman kirmizi baslikli kiz'i anlatayim?
Selim: yok, onda da kurt var
Sumuklu: tamam o zaman ne anlatayim?
Selim: Mcqueen, arabalari anlat....
***
Klasikler pek korkunc geldi Selim'e anlayacaginiz, bunda benim demolu anlatma seklimin de katkisi var mi bilemiyorum. Belki de anlatma seklimi degistirmem gerekecek. Bu irsi birsey galiba, annem de anlatirken korkardim ben bu masallari. Ornegin annem bir de kirmizi baslikli kiz yerini "kirmizi baslikli Sumuklu" seklinde anlatirdi, daha bir korkardi cocuk yuregim...
***
Bu arada tam bir karpuz hastasi oldu Selim, karpuz aldigimizda "yasasiiin!!!" diyerek mutlu oluyor :). Boyle zamanlarda bol ve tatli karpuzlarin oldugu TR'de olmak vardi diyorum!
***
Havalar guzellesti ya -artik guzellesti diyebiliriz- Selim de arka bahcede oynuyor bolca. En cok onun icin seviniyorum havalarin iyilesmesine. Agaclara cikiliyor, futbol oynaniyor, bisiklete biniliyor, sincaplar besleniyor.
Onun yuzunde bir gulumseme gormek dunyanin en guzel mutlulugu. Tum anneler icin boyle eminim. Bir gulumseme, bir kahkaha, bir sarilis dunyanin en mutlu insani olmaniza sebep oluyor. Cok guzel bir duygu, insan yasadikca anliyor. Canim benim, seni cok seviyorum oglusum!

5 Mayıs 2009 Salı

Namissiz virus (!)

Wash your hands with soap and clean running water. Visit www.cdc.gov/h1n1 for more information.

Korkunun ecele faydasi yok demisler ama kucuk tedbirlerin olabilir!
***
Zaten el yikamaya onem veren ben, su domuz gribi - ah pardon domuz ureticilerini kirmamak icin H1N1 diyoruz artik!- ortaya cikti cikali evde bir el yikama paranoyasi estirmis durumdayim.
-Selim ellerini yika, iyice kopurt, yikarken -20 saniyeden fazla yikamasi icin- ABC sarkisini soyleyelim oglum, gibi cumleler siklikla duyuluyor evin icinde...
Hos yasadigimiz Massachusetts eyaletinde bugun itibariyle H1N1 virisu aldigi onaylanmis 34 vaka olmasina karsin hayat tum normalligiyle devam etmekte.
Ozellikle 1918'teki Ispanya'da ortaya cikan ve abartmiyorum okudugum kadariyla yaklasik 25 milyon-evet o gunun rakamlariyla 25 milyon(!)- insanin olumune yol acan ve H1N1'nin bir alt turu sayilan grip virisunu dusununce bir korku aliyor icimi. -Bu tarihi salgin konusunda daha fazla bilgi icin buraya bakabilirsiniz- Hos, WHO'dan gelen aciklamaya gore H1N1 Ispanya salginindaki virisun bulasici ozelliklerini tasimiyormus cok fazla -anladigim kadariyla o virus kadar kolay bulasmiyormus-.

Neyse, icinizi daha fazla sikmayayim, yukaridaki banner'i gorunce paylasayim dedim.... Elleri yikamaya devam!