Pages

28 Şubat 2006 Salı

banyo yapiyoruz...


banyo yapiyoruuuuzzz. Posted by Picasa
banya yapiyoruz zira ali hayrettin bey'e banyo yaptirirken banyoda tum ailecek oluyoruz. ben bir yandan konusup, sarki soylemeye cabalarken, sebo da sulari dokuyor. hic de kolay olmuyor, ilk zamanlarda bir yandan oglusumuzu aglatmamaya calisirken bir yandan da birbirimize direktifler vermeye calisiyorduk, suyu ustten dokme, su cok sicak, yikama bezleri nerde, sampuani hangisi, basina su dokelim mi, yuzunu yikayalim mi, nefes alir mi yuzune su dokersek, kulagina su kacmasi, yoksa kacti mi, iyi durulandi mi aman sampuan kalmasin ustunde, bebe yagi ne zaman surulecek, havlusu nerde, cabuk olalim, usumesin, banyo yeteri kadar sicak mi, kapi neden acik kaldi, vs vs vs vs. bir banyo yaptirirken bile dusunulecek ne kadar cok konu varmis meger. Daha kurulama kismina girmiyorum bile :)))
simdi simdi alisiyoruz ama, aglatmadan banyo yaptirmayi becerdik ona, sarkilarla manilerle dikkati dagiliyor ve aglamiyor minnos... :)) iyi taktik, onerilir ;)

kuzum'a kavustum :)))

Bugun kuzum'a kavustum...
yavas yavas iyilestigimi hissediyorum ya, bugun sebo'nun da okula gitmesiyle minik kuzumla bas basa kaldik, kucagima alip, koklama firsati buldum, opmeye cekiniyorm hala. bu arada uzunca bir sure uyudu gerci. bu gunduz uyumalarinin acisi geceleri cikiyor tabii ama simdilik bunu degistirmek icin pek birsey yapmiyoruz minik kuzunun uykuya da ihtiyaci oldugunu dusunerek ;). Sessizce uyandi sonra, sanirim cok ac olmadan uyandiginda aglamiyor, yataginda oylece bakiniyor buluyoruz onu. yine oyle buldum bugun, biraz da ikinir-sikilirken yakaladim onu, kaka yapmis bizimki :)).
her zamanki alt degistirme faslina gecmeden once biraz bekledim, tamamen yapsin diye. Tamamen yapmazsa altini actigimizda yapiyor kesinlikle, o zaman da ilk zamanlarin acemiligi birlestiginde traji-komik sahneler gerceklesiyor alt degistirme aninda. gerci simdi bu konuda biraz daha deneyim kazandik gibi (bu arada babamiz- sebo'nun ayni deneyimi kazandigini soyleyemeyecegim, onun alt degistirdigi zamanlardan geriye mutlaka bir iz kaliyor, ya kirlenmis bir tulum ya da kirlenmis bir alt degistirme ortusu).
Deneyim kazandim derken bugun de bir (c)is kazasi gerceklesti, gerci buyuk olcekli degildi, sadece kendi gobegini islatti oglusum. ama beni yine gulumsetti. ilk zamanlardaki bir olayi animsadim, bir kere de boyle bir (c)is kazasi sirasinda, henuz de sunneti iyilesmemisken kendi yuzune bol miktarda isemisti, ve sonra bundan rahatsiz olup aglamaya basladi, seboyla ben ise bir yandan panik olup-ya cisini yuttuysa diye- bir yandan gulmekten alamamistik kendimizi.
dis dunyayla cok ilgileri olmadigi bu ilk zamanlarda bile bize boyle anilar yasatan minik kuzumuz bakalim ileride daha neler yasatacak. merakla bekliyoruz ;)

from "depression diaries" to "bir sumuklubocek gunlugu": a brief case analysis

farkindaydim aslinda, ama ne yazacagimi, ne diyecegimi bilemedim iste...
bir yil once bir subat ayinda baslamisim bu bloga. depresyon gunlukleri diye baslayan blogum sumuklubocek gunlugune donustu bu zaman zarfinda.
depresyon gunlukleri idi, cunku sasirdigim ama belki de icten ice bekledigim bir taniydi bu. ben de bir sekilde paylasmak istedim bunu, anlamak ve bu sekilde ustesinden gelmek depresyonun.
basarili oldum mu, belki evet belki hayir. istediklerimi yazdim hep icimden geldigince ve attim icimde uzun zamandir tasidigim huznu ve bundan tamamen siyrilmam gerektigini dusundugumde blogun adinin da degismesi gerektigine inandim ve sumuklubocek gunlugu oluverdi yazdiklarim.
yasadiklarimdan cok hissettiklerime dair bir gunluk oldu bu, son zamanlarda farkindayim yasadiklarim daha on plana cikmaya basladi, hislerimi sanirim ben de fazla dinlemiyorum bugunlerde ama ihtiyac hissetmiyorum da degil hani.
hayatimdaki degisimlere ve mutluluklara karsin icimde bu aralar yine belirmeye basladi o beni terkettigini sandigim huzun duygusu. yalniz huzun de degil, onunla birlikte gelen bir yalnizlik duygusu. herseye karsin yalniz hissediyorum kendimi, hani su kalabaligin icinde yalniz olma duygusu iste, beni kimseciklerin anlayamadigi, kimseciklerle birseyleri doyasiya paylasamadigim duygusu, kendimi ozel hissedemedigim duygusu, ne hissettigimi de aslinda tam da bilemedigim duygusu...
icime bakinca bunlari duyuyorum ben, gundelik hayatin tum beni alip giden yogunluguna ve oglusuma duydugum o koskocaman sevgiye karsin...

27 Şubat 2006 Pazartesi


yuzume tuttuklari sey de neyin nesi acabaaa??? Posted by Picasa

annesi ve kuzusu :) Posted by Picasa

annesinin kuzusu2 Posted by Picasa

annesinin kuzusu1 Posted by Picasa

iste bizim gozbebegimiz, annesinin "bir"tanesi... Posted by Picasa

anne sutu ile ilgili

anne sutunden bahsederken tam da soyle bir yaziya rastladim.

gozbebegim

oglusum icin actigim blog, ara ara oraya da yazmaya calisacagim; kaybolmasin, saklansin tum yasanilanlar diye...

ne cabuk da buyuyorlar...

inanilmaz...
gunler gelip geciyor, nasil da 8.haftasina girdi oglusumuz diye sasiriyoruz bizler. Bu arada olup bitenleri yazmasam sonradan unutmaktan korkuyorum, "unutulmaz" diyorlar oysa ki, gercekten unutulmayabilir ama bilmem ki, yazmaliyim diye dusunuyorum iste.
bugunlerde oglusumdan uzak zamanlar geciriyorum, hastayim zira. onu uzaktan sevmek sevmenin en guzeli degil, hic degil hem de. ben onu kucagima almak, opup, koklamak doyasiya sikistirmak istiyorum. dun soyle bir baktim, kucagima almayali yuzu bile degismis geldi sanki. belki de normaldir, bugunlerde cok degisiyorlar gunden gune.
dunyaya duyarli olmaya basladi artik Ali pasa. bizi taniyor- diye dusunuyorum, her ne kadar bazen bizi tanidigina tam ikna olmasam ve icten ice bu duruma kizsam da ;)-, objeleri gozleri ve basiyla takip ediyor, ve hatta gulumsuyor sevdigi zaman- ki bu odullerin en guzeli, baska basarilar- akademik arastirmanin bir akademik dergiye kabul edilmesi gibi- yaninda solda sifir kaliyor.
basiginin ustunde asili duran muzikli oyuncagi cok seviyor, uzunca sure izliyor onu. muzigi bittiginde -uyumamissa eger- mirin kirin ederek belirtiyor bize tekrar acmamiz gerektigini, biz de oyle yapiyoruz.
bir de yeni bir oyuncak aldim ona gecen hafta, simdilerde o da dikkatini cekmeye basladi. yavas yavas dunyasini gelistirmeye calisiyoruz onun, gelissin ogrensin diye.
Ogrenecek ne kadar cok sey var... bunu dusundum, herseyiyle yabanci kocaman bir dunya icindeler simdi, yavas yavas ogrenecekler, ve biz de sabirla anlatacagiz, gosterecegiz onlara bu kocamaaaaaaaan dunyayi.
bir de anakucagi cok ise yariyor. 3-4 haftadan itibaren yatmaya basladi icinde, simdi daha uzun sure kalabiliyor, onundeki muzikli oyuncaklari kesfetti yavas yavas onlari izliyor bir de.
bebegimden uzak durmaya calistigim bu gunlerde babasi bakiyor ona, korkuyorum beni, kokumu unutacak oglusum diye. babasi usanmaz bir sekilde pompaladigimiz sutlerle besliyor onu. bu arada gogus pompasinin ne faydali bir alet oldugu daha da ortaya cikti. Calisan ve ara-sira bebginden uzak kalmasi gereken annelere duyurulur gogus pompasi mucizevi bir alet. Basindan beri bebegime mumkun oldugunca, sonuna kadar anne sutu vermeye karar vermistim, butun bu cabalarim ondan, ozellikle ilk 6 ay sadece anne sutuyle beslenebilmesi icin caba goosteriyorum.zor bir olay, kolay degil, ama yararlari dusunuldugunde yalnizca kendi rahatim icin ondan bu hakki almamak gerektigini dusunuyorum, tum cabalarim bu yuzden.

26 Şubat 2006 Pazar

hastalik ve muz kabugu :(((

Hastayim,
hem de cok :(((
dogum sonrasinda dinlenememenin acilari simdi cikiyor gibi.
cuma aksamustu basladi, bir bogaz agrisi ki sormayin, igneler batiyor her yutkunusumda, sonrasi klasik hapsirik, burun akintisi, basagrisi, kemik agrisi, vs vs... ne isterseniz var yani, korkuyorum acaba kucuklugumden beri basimin derdi olan bademciklerim mi konu diye. Yarin doktordan randevu almaya calisacagim bakalim.
en kotusu de
bebisime yaklasamiyor olmam :((((
hani ya bulasici birseyse diye, yeter ki o hasta olmasin diye... sutlerimi pompalayip buzdolabina koyuyorum, babasi biberonla emziriyor minik yavrumuzu.
ama o kadar ozledim ki onu, yaninda olup da kucagina alamamak, opup koklayamamak tam bir iskence, buna dayanmaya calisiyorum iste iki gundur yeter ki o hasta olmasin diye.
ama zor, cok zor hem de :(((
hani hamileligimin sonlarina dogru bir grip olmustum ya, onu da etkisiyle sanirim atesim cikmisti dogumda, ve bu ates yuzunden bebisimiz de atesli dogmustu.
ve kendim iki gun kaldigim halde hastahanede, bebisim 3 gun daha kalmisti benden ayri, tedbir icin diyorlardi doktorlar ama biz cok uzulmustuk hem de cok...
yeniden yasamasin bebegimiz o zorluklari diye simdi hasret cekiyorum ben. uzaktan bakarak seviyorum onu, bu ne zor seymis boyle,
yeter ki "o" hasta olmasin diye....

23 Şubat 2006 Perşembe

sasirtti beni D.

bugun sasirtti beni D. bir mail aldim ondan. oyle uzun yazilmis birsey degil; kisa, bir "merhaba" diyen cinsten, oyle icten de degil ama soguk da degil- belki de ben soguk oldugunu gormek, hissetmek istemiyorum iste. onu herseye ragmen sevmeye devam ediyorum ben.
bilmiyorum bu iliskiden hala birseyler bekliyorum sanki, beklemeli miyim?

bir de...

bir de ben aslinda bir blog daha actim- sanki bu bloguma siklikla yazabiliyor gibi!- ali bebek icin, ama pek bir sey yazmadim daha (surprise, surprise...).
hani soyle ozel birsey olsun onunla benim aramda istiyorum ama bakalim basarabilecek miyim?
bir yandan da kendini cocuguna adamis bir tip olmaya mi goturur acaba bu beni diye dusunmekten alamiyorum kendimi. goturur mu? ne dersiniz???
not: "kendini cocuguna adamis tip" ne demektir, nasil olur? iste size yeni bir tartisma!

bloglara veda...

yine yazmak istemekle birlikte ne yazacagimi bilememenin verdigi bir sikinti icindeyim galiba.
hayat su siralara oyle hizli geciyor ki benim icin, ne yazayim diye dusunurken, yazmayi dusundugum seylerin geride kaldiginin ayirdina variyorum neden sonra.
ornegin bu sabah kahvaltida kendi kendime konustugumu yakaladim; ne oluyor diye sordu sonra "significant other"im, "hiiiic" dedim, "gunler ne cabuk geciyor diye dusunuyordum iste" dedim.
cidden oyle, gunler cok cabuk geciyor ve ben kacan trenin arkasindan kosturur gibi hissediyorum kendimi.
doktoranin hizli gunleri derken sevgili bebegimiz gunleri daha da hizlandirdi. yarin iste 7. haftasi dolacak Ali pasha'nin ;)... "ya ben dun yazmamis miydim su alttaki dogum yazisini???" diye dusunmekten alamiyorum kendimi.
ama o cooook tatli!!!
"nereden cikti simdi bu?" demeyin sakin. insanin bebegini, canini aklindan cikarmasi oyle zor ki... daha bugun direksiyonda kendi kendime oglusumu seviyordum, "annesinin bir tanesi, annesinin nur tanesi, annesinin baliii, annesinin caniiii, top top sekeri, lolipop sekeriiii, annesi onu cok sever, annesi onu ham ham yer, ham ham ham yer" diye soyleyegeldigim bir mani/ninniyi dolamistim yine dilime iste.
bu arada farketmissinizdir ki "anne" rolune az bucuk adapte oldum hemen ;) gerci su ana kadar cok fazla hissedemedim anneligi zira ilk birinci ayinda bebekler pek iliskide olmuyorlar ebeveynleriyle, kendi dunyalarinda oluyorlar daha cok ama ne biliiim iste bugune kadar farketmemisim ama icimde varmis demek ki.
oyle ama genelde cocuklara sadece gulumseyerek sevgimi gosteren ben, bebisime karsi icimde cosan, tasan vs. sevgiyi nasil gosterecegimi sasirir oldum.
gelsin maniler, gitsin ninniler artik ;)
bu arada dogum sonrasi ilk kontrolume de gittim (jinekolguma) gecen hafta. Buralarda cok moda olan dogum sonrasi depresyonu hakkinda konustuk biraz. depresyonda oldugumu dusunmuyorum ama onerileri kulak ardi etmemekte fayda var: hayat bebekten ve annelikten ibaret degil, kendini de unutma! ogudu bu.
kendimi unutmamak adina ara verdigim yuzme seanslarima mi baslasam diyorum, zira su beni "iyi"lestiriyor.
iste boyle... cok serbest oradan buradan bir yazi oldu bu.
baslikla da pek ilgisi yok gibi
neden bloglara veda dedim, istedigim siklikta yazamiyor ve her daim okudugum bloglari takip edemiyor oldugum icin, ama sakin akliniza birsey gelmesin bunlar ali bebek'in sucu degil, benim sucum iste....

8 Şubat 2006 Çarşamba

biraz gec oldu ama...

bugun gobegi dustu Ali bebek'in :).
dogumunun 34. gunu bugun, bizim gobegimiz her nedense biraz gec kurudu. ama mutluyuz artik ozgurce banyo yapabilecegiz.
simdi dusunuyoruz dusen bu parcayi ne yapsak diye? saklasak mi? yoksa Harvard bahcesine mi gomsek :))) ???

6 Şubat 2006 Pazartesi

beni bende demen

beni bende demen
bende degilem
bir ben vardir bende
bende, benden iceri...
Hayyam

ben olma ve annelik arasindaki ince cizgi nedir acaba?