Pages

2 Ocak 2020 Perşembe

Durulma zamani (mi?)



Bir ben vardir bende
Bende benden iceri...


Bende ise benden iceri bir ya da birkac ben daha var (duz anlamiyla algilamak derseniz Yunus'u). O benler carpisiyor bu aralar: biri "dur" derken, biri "git" diyor... Icimdeki Musa ve Firavun karsi karsiya geliyor, birisi "artik 40'li yaslardasin, durulma zamani" derken, digeri bu yasa kadar ne yasadin ki haydi zaman yeni birseyler deneme zamani(!)diyor...
___

Anlasilacagi uzere 41 yasima girdim,  gectigimiz Aralik'ta.. Degisik duygular icindeydim, cok da depresif durumdaydim, bu nedenle de bir dogumgunu yazisi dahi yazamadim.

Sonra... sonra 16 yillik bir dostumla konustum... Kendisi birkac gun once 91 yasina girdi. Yani ben dogdugumda kendisi 50 yasinda imis... Ona 40'li yaslar duygularimi ifade edince "herseyin daha heyecanli hale geldigi yaslardasin" dedi. Kendisi 91 yasina karsin evinde tek basina yasayan ve yasam dolu bir insan. Aslinda 91 yasinda oldugunu kendisinden ilk defa duydum. Eskiden "39. yasimin 35. yildonumu" gibi ifadeler kullanirdi, kendi yasindaki arkadaslariyla pek gorusmedigini soylerdi bana "ne zaman biraraya gelsek hastaliklardan bahsediyorlar ve benim hosuma gitmiyor" derdi.Onun bu yaklasimi cok hayat dolu geldi bana. Bu degil sadece, benimle -ve genelde kendine gore cok genc insanlarla arkadas olmasi, kendini hep guncel tutmasi, birsekilde yuruyus, yuzme vs ile kendini aktif tutmasi aslinda ornek alinacak seyler, yani insana "40 da ne ki, daha 50 senem daha var(???)" dedirtiyor!

Gecenlerde yine, belki de bir dizideydi animsamiyorum, en guzel yaslar 40'lar deniyordu; hem enerjin hem de yapmak istediklerini gerceklestirecek maddi olanaklarin -muhtemeldir ki- vardir diye. Aslinda bir anlamda dogru dedim, 20li yaslarda genciz ama belki de parasisiz , 30'lu yaslar birseyleri oturtma, cocuklarin kucuk oldugu zamanlar, 40'lar hem maddi anlamda hem de cocuklarin biraz daha buyumesi acisindan belki de daha da "ozgur" oldugumuz zamanlar. Yani 40 li yaslar gercekten de yeni seyler deneme zamani belki de.

Ama benimse pek icimden gelmiyor; gordugum yerler bana yeter dunya hep ayni zaten diye dusunuyorum. Pekcok insanin zevk aldigi seyler, gezmek, yemek-icmek, alisveris yapmak, insanlarla birlikte olmak, luks seyler tuketmek benim icin gercekten de hicbir anlam ifade etmiyor. Neyin anlami var onu da bilmiyorum. Belki de cok bireysel bir toplumda yasamanin getirdigi muzmin yalnizlik benim de icime isledi cogu insanin zevk aldigi seylerden zevk alamiyorum. Normal mi? Kimbilir? Belki de arayislarim manevi daha cok; yani icimde bir yerlerde doymak istiyorum ve bu istegi fiziki mekanlar, insanlar, kalabaliklar karsilamiyor; apayri birsey...

Oyle iste bir gorunen ben var, bir de ben var, hangisi gercekten ben bilemiyorum.


Yaratici yazarlik (aka Creative Writing)

Image result for yaratıcı yazarlık"



Yazmayi seviyorum.

Aslina bakarsaniz yaziyorum da; meslegim geregi yaptigim arastirmalar ve sonuclarini yazdigim makaleler var. Ama bunlar cok didaktik, kuru, ve ben degil. Yani bu makaleleri belli bir tarzda yazmak zorunda oldugunuz icin kendinizden, kisiliginizden birseyler koyamiyorsunuz ortaya. Ve hepsi Ingilizce yazilmis makaleler. Ingilizce benim icin is dili, ic benligimin dili degil bu yuzden belli bir "kuruluk" var bu yazilarda.

Ama ben bir hikaye yazmak istiyorum, ve belki de bir roman. Tek cocuk olmanin verdigi birsey midir ama hep bir hikayenin icinde yasiyorum zaten, gercek yasamdan farkli. Sizofrenik bir durum mudur normal midir bilmiyorum ama bunlari kagida doksem roman olur belki. Ancak kagida dokmek de oyle kolay bir is degil, her ne kadar "yaraticilik" kavramiyla tezat gibi dursa da belli bir yapi gerektiriyor. Bu nedenle var "yaratici yazma dersleri, teknikleri" gibi kavramlar.

Birkac hafta once cok tesadufi boyle bir atolye (workshop) a katildim. Aslinda amac Selim ve Kerem'i yazmaya tesvik idi, yasadigimiz bolgenin kutuphanelerinden bir tanesinda, yine yasadigimiz bolgede oturan ve birkac roman yazmis bir yazarin onderliginde ortaokul-lise caglarindaki cocuklara yaratici yazarlik atolyesi gibi bir etkinlikti. Selim ve Kerem bu atolyedeyken ne yapacagimi bilemedigim ben de (ve hatta Ibrahim de) bir kosede oturup gozlemledim etkinligi. Ibrahim de (evimizin en kucugu hani artik 6 yasinda, su anda ilkokul birinci sinifta olan) gozlemlemekle kalmayip o da baktim kendi capinda birseyler yazmaya calisti atolyeyi dinlerken.

Yazar olan kadin, once bir yazi komutu (prompt) verdi cocuklara, ornegin "bir gece evde tek basimaydim, disarida hizli bir yagmur yagiyordu, yagmurun sesini dinlemekteydim ki birden kapi calindi. Bir an tereddut etsem de kapiya dogru yoneldim, ve actigimda karsimda...." diye baslayan cumleyi siz tamamlayacaksiniz. Yani uc noktadan devam edin bakalim ne gordunuz? 5 dakika sureniz var, yazin, yazdikca yazin...

Cocuklar 4-5 kisilik kucuk gruplarda bu ilk paragrafi yazdiktan sonra, yandakine gecirdiler kagitlarini; ikinci 5 dakikada amac yaninizdakinin yazdigini okuyup oradan devam etmekti bir 5 dakika kadar daha. Ayni sekilde 3-4 kere tekrarladilar bu degisim- ve yazma etkinligini. Sonucta ayni komutla baslasa da cok farkli birkac hikaye olustu bu gruplardan. Cok guzeldi.

Ne ogrendim? Yaratici yazarlik, cesitlik tekniklerle gelistirilebilen bir yetenek; elbette once istek olacak. Ve bu teknikleri takip ederseniz bir degil birkac hikaye, ve belki bir roman yazmak mumkun. Yani herkes yazabilir, ama elbette herkes iyi bir yazar olabilir mi orasi tartisilir.

Ne ogrendim? Cocuklar cidden cok farkli bir hayaldunyasina sahip, atolyeden oyle guzel hikayeler cikti ki... Oturup cocuklarla evde boyle bir etkinlik yapilabilir, evde her ne kadar zorlama olsa da onlar icin guzel bir alistirma olabilir.

Eve donunce birkac komut aradim ben de. Internet bu konuda - hemen her konuda oldugu gibi deniz, derya ozellikle Ingilizce komular konusunda  (ornegin burada baya birsey var yazmayi gelistirmek isteyenler icin), ancak Turkce genelde kurslar ve atolyeler var, cok arastirmadim ama komutlar tarzi birsey bulamadim, vardir elbet.

Yani velhasil is, komutlarin birinden bir sekilde yazmaya baslamaya kaliyor, yeter ki istek olsun.

"Bir gece evde tek basimaydim, disarida hizli bir yagmur yagiyordu, yagmurun sesini dinlemekteydim ki birden kapi caldi. Bir an tereddut etsem de kapiya dogru yoneldim, ve actigimda karsimda...." 

Peki siz nasil devam ederdiniz yukaridaki baslangica? Deneyelim mi?