Pages

19 Eylül 2006 Salı

mektup arkadasi

Kucuk bir kizken ben pekcok mektup arkadasim vardi benim. 1989 yilinda, hazirlik sinifinda 11 yasinda Ingilizce ile tanismis olan ben, yeni ogrendigim bu dili gelistirmek icin mektup arkadasi olmak icin basvurmustum. Bu konularla ilgilenmisolanlar bilirler bir sirket vardi bununla ilgilenen, renkli, etrafinda dunya bayraklari olan bir basvuru formu dolduruyordunuz once; isminizi, adresinizi, nelere ilgi duydugunuzu, nasil bir arkadas istediginizi ve hangi ulkelerden olmasini istediginizi iceren bir form.
Bu formlardan kac tane doldurdugumu animsamiyorum; ama pek cok arkadasim olsun yazisayim ingilizcem gelissin diye birden fazla doldurdugumu biliyorum. Bunun sonucunda cesitli ulkelerden mektup arkadaslarim olmustu ve ben bu konuda cok iddialiydim. Bir mektup geldiginde hemen oturup basina yanitlar ve postahaneye giderek buyuk bir zevkle mektubu gonderirdim. Mektup almayi, mektup atmayi ve postahaneleri belki de bu yillardan kalma birsey sebebiyle cok ama cok severim.
Mektup iki tanesi cok kalici olmustu: biri Finlandiya'dan bir oglan; digeri Norvec'ten bir kiz.
Finlandiya'daki arkadasim cok istikrarli, mektuplarima hemen cevap veren, benim tam da aradigim gibi bir arkadasti. Yalniz, cinsiyet farkliligindan belki de ona yazarken ortak bir konu bulmakta cok zorlanir ama yine de futbol vs gibi konularda fikir belirtmeyi ihmal etmezdim. Bir de cocuk cok heavy-metal dinler; mektup kagidina kursun kalemle -herseyi kursun kalemle yazardi, zarfin ustunu bile- heavy meatl figurleri cizerdi minik minik; cok komik gelirdi bu bana, oysa ben ozellikle o yillarda klasik muzikten baska muzik dinlemeyen, yasina ve hatta yasitlarina gore ekstra olgun bir hanim hanimciktim. Neyse, biz onunla yazisaduralim; mektup arkadasligimizin ikinci yilinda (orta birdeyim artik) ben ona, onun da bana yollayacagi umuduyla bir fotografimi yolladim. O yollamadi, o yollamayinca ben de her mektupta istemeye basladim- iyice merak iste-, boyle bir bir yil daha gecti... O yilin sonunda artik mutlaka fotograf gondermesini, gondermezse bir daha ona yazmayacagimi belirten bir mektup gonderdim. Herzaman duzenli gelen mektubu cocugun gelmez oldu, sonra bir gun yine duz beyaz -kizlarin zarflari cicili bicili renkli olurdu oysa ki, ve ben de kirtasiyeden mektup arkadaslarima ozel renkli mektup kagitlari ve zarflar alirdim- ustu kursun kalemle yazilmis bir zarf aldim. Ondan geldigini bilerek, hemen zarfi actim; zarfi acmamla fotografi elimden dusurmem bir oldu.... Klasik iskandinav bir tipti-sari sacli, mavi gozlu, bemmmbeyaz tenli- ancak cocugun yuzu sivilce doluydu; tarifi mumkun degil, yuzunun heryerinde sivilce vardi. Bunun ustune fotografi hemen imha ettim, ve bu durum beni cok rahatsiz etmis olacak ki cocuga bir dha ona yazmayacagima dair mektup yazdim, ve ondan birkac mektup almama karsin ona bir daha yazmadim. Simdi dusununce ne buyuk bir ayip ettigimi dusunuyorum, ama ergenlige girilen o yillarda insan daha bir sekilci oluyor demek ki, bu olayi dusununce kendimi cok suclu hisseder, uzulurum ben.
Norvecli kizla uzun, cok uzun yillar surdu yazismamiz. Yalniz universiteye basladiktan sonra adres degisikligi, vs derken mektuplar koptu. Yazismaz olduk ama o benim hep aklimdaydi.
Gecenlerde bir makale okurken ben, arastirmacilardan birinin Norvecli oldugunu gormem bana bir sekilde mektup arkadasimi animsatti- ehem ne kadar dikkatli makale okuyorum anlayin artik ;)- ben arkadasimin ismini google'da arastirdim; karsima bir email cikti; usenmedim, oturdum email yazdim. Bak ben sumuklu, beni hatirladin mi diye...
Ve, bu sabah bir yanit aldim! Evet, ondan, mektup arkadasimdan. Hemsire olmus, su anda geceleri calisiyormus, yalniz yasiyormus vs. Emaili beni cok mutlu etti; artik yazismamiza emaillerle devam edecegiz,
neredeeeen, nereyeeeeeeeeee iste...

7 yorum:

Minik Patikler dedi ki...

Aaaa kismete bak ne hos :)

Minik Patikler dedi ki...

Bu arada benim de pek cok mektup arkadasim vardi ayni kaynakla sahip oldugum :) yemin ederim dun ben de dusundum acaba ne yapiyorlar diye dur bi googleyayim

sumuklubocek dedi ki...

google'la cidden... ah bu google! bir yandan islerimizi kolaylastiriyor ama bir yandan da herseyin ortada olmasi iyi mi acaba diye dusunduruyor iste...

cenebaz dedi ki...

Benim de aynı yöntemle edindiğim 4 mektup arkadaşım vardı; Fin, İngiliz,Alman ve Amerikalı. Hatta Amerikalı ile Alman da birbirlerini tanıyorlardı. Gerçekten ne zaman, nasıl bitti o mektup işleri unuttum gitti. Biliyormusun, o mektupların hepsi annemlerdeki dolabımda duruyor hala. İlk gittiğimde alıp ben de araştırayım bakıyım. Şu an soyadlarını hatırlayamıyorum bile.

duygu dedi ki...

Hiii,hayal meyal hatırlıyorum o fotoyu ben...Küçükken ne kadar acımasızmışız.Benim de vardı.Bana sen bulmuştun.Ben de üniversite 2 ye kadar mı ne yazışmıştım onunla.Sonra işte geçti gitti.Adresi hala daha aklımda.İsmi Brit'ti ama soyadını hatırlayamadım.Ben de araştırayım bakalım.Brit yazınca sadece yapıştırıcı markası çıkar korkarım...

sumuklubocek dedi ki...

hadi hep birlikte eski defterleri acmaya :))))
cenebaz hemsehrim (Hemsehri derken Selanik'e kadar uzaniyorum), benim mektuplarim da duruyor sanirim, ne ise yarayacaklarsa... ama bakmasi hos oluyor.
duygucancigim komiksin arkadasim ya..., Brit...

yagmur damlasi... dedi ki...

Aman Tanrım! O çocuk intihar filan etmemiştir inşallah...