Pages

28 Haziran 2006 Çarşamba

gunler geciyor...

gunler ne cabuk geciyor boyle insan inanamiyor. Selim neredeyse 6 aylik oldu; dogumunu dusundugumuzde ben ve Sebo, hersey daha cok yeni yasanmis gibi geliyor.
Selim'in evde gecirdigi ilk zamanlari; Sebo'nun ve benim her daim onun ustune titrememiz, iki saatte bir Selim'i uyandirip emzirme, gaz cikarma ve alt degistirme ve ne kadar cis ne kadar kaka yaptigini bir kenera not edisimiz, iki haftalik doktor kontrolune heyecanla goturmemiz, ilk asilar, ilk cigliklar, dunyaya ilk bakislar... hersey iste bir "dun" gibi.
Selim o "dun" dedigimiz gunlere gore cok buyudu hem de cok. artik anakucaginin dortte birini degil dortte ucunu kapliyor, anakucagina da yalnizca uyuyacagi ya da biberondan anne sutu icirelecegi zaman oturtuluyor cunku orada hafif de sallanarak sonunda uyuyor. uyku konusunda bugune dek iki elin parmaklarini gecmeyecek zamanlar disinda pek uzmedi Selim bizi. anakucaginda olmadigi zamanlarda- ki bu artik uyanik oldugu zamanin buyuk bir bolumunu kapsiyor- genelde annesinin calisma odasinda-annesinin calisma odasi diyorum zira babamiz salonda calismayi tercih ediyor, her ne kadar calisma odasinda bir masasi olsa da- yere serili kocaman bir pikenin ustunde cesitli oyuncaklari ile vakit gecirmeyi seviyor. o oyuncaktan bu oyuncaga, cesitli sekillerde oynuyor kendince. bu aralar muzikli kitabini kesfetti Selim. kitabi kapaliyken rastgele ustune elini vurup sonunda sarkilari dinleyebildigi dugmeye basiyor ve Selim'e gore uzunca bir sure onunla oyalaniyor. sayfalari da yavas yavas cevirmeye basladigini gozlemliyorum, bugun acik olan kitabini kendi kendine kapatti ornegin. Ayrica oyuncak anahtarlari ve hisirtili kitabi da favori oyuncaklari arasinda.
Selim anne ve babasina iyi bir gezme arkadasi da oluyor; pusetinde gezmegi cok sevdigi gibi, ziyaret ettigimiz arkadaslarimizda da once hafiften bir yabancilik cekip dudak buzup aglasa da anne ve babasinin onaylayici sozleri ve bakislari karsisinda korkacak birsey olmadigini anlayip arkadaslarimiza gulucukler sacmaya basliyor. disarida kendisini seven insanlar da bu gulucuklerden nasibini aliyor elbette.
Selim'i biryerlere goturmekten cekinmiyorum hic; bebekle bir yere gitmenin kendi capinda zorlugu olsa da- yaninizda herseyin yedeginin, bilimum sevilen oyuncaklarin, bezlerinin vs. oldugu her daim hazir durmasi gereken bir canta gibi- Selim sosyal bir bebek kisiligine sahip oldugu icin gittigimiz yerlerde bize bir eziyeti olmuyor. Hatta genelde cevresini cok inceledigi icin biryerlere gitmek, yeni birileriyle tanismak onun ilgisini cekiyor ve mutlu oluyor da ayni zamanda.
"Kucak" denilen sakinlestirici her bebek gibi Selim'de de cok etkili oluyor; annesinin ya da babasinin kucaginda kendini cok guvende hissettigi icin en mizmiz olabilecegi ac ya da uykulu zamanlarinda dahi sus pus gezip dolasabiliyor. Ornegin bugun target'ta birkac saat annesi ve minnos teyzesiyle kucakta dolasti da giki bile cikmadi, hatta yarim saat kadar annesi ve minnos teyzesi alis veris yaparken uyudu bile.
birkac haftadir hic de sistematik olmayan bir sekilde Selim'e ek gidalar tattiriyoruz. Yalniz bu ek gidalar "ek" olma ozelligi tasimiyor cunku Selim yalnizca kasigin ucuyla birkac kasik aliyor, gerisini ya tukuruyor ya da kendisi kasigi tutmak icin verdigi savasta- bu savasi kendi kendine veriyor zira kasigi tutmak isterse ben onu bu konuda serbest birakiyorum- bir kismini onlugune ve mama sandalyesine dokuyor. simdilik Selim elma puresi ve tatli bezelye puresi denedi ilk besin grubundan. onlardan da dedigim gibi birkac kasik ya yemis ya da yememistir. yaklastigimiz alti aylik kontrolunde doktoruyla sistematik bir sekilde ek gidaya gecmesi konusunu gorusmeyi dusunuyoruz. aslinda hala anne sutunu ana gida malzemesi olarak tutsak da bu konuyu bilmekte fayda var diye dusunuyoruz.
Selim'li gunler cok eglenceli, cok mutlu, bir o kadar da cabuk geciyor...

2 yorum:

duygu dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın!Selimciki tombiş elleriyle oyuncaklarıyla oynarken ,mama yerken kaşığı tutuşunu,dudaklarını büzüşünü görmüş gibi oldum,adeta yaşadım.Tüm bunlar, bir anne için ne büyük ne mucizevi şeylerdir,kimbilir...Zaman akmasın,hep böyle küççük kalsınlar,bizim gibi kazık kadar olmasalar keşke,değil mi?Gerçi bizimkiler(analar-babalar),bizde yine sevilecek bir şey bulduklarına göre, büyümelerinde bir sakınca yok sanırsam...

sumuklubocek dedi ki...

sagolasin duygucugum,
gercekten oyle bebeklerin ve sonra koskocaman bizlerin her yasinin her caginin ayri bir guzelligi, ayri bir ozelligi oluyor ve hatta ilerlesin isteniyor belli bir zamandan sonra. ama bebeklikleri cok guzel, o yumusak eller -avuc icleri yumusaklikta bir numara- ve pogaca ayaklar bir baska guzel oluyor.
uzakta olmak da boyle zamanlarda kotu; uzuluyorum sevdiklerimiz onun bu guzel hallerini kaciriyorlar diye :(((