Pages

26 Şubat 2020 Çarşamba

Bu dunya benim memleket



shallow focus photo of clear glass globe table ornament

Baris Manco'nun bir sarkisi vardir "hemserim memleket nire? bu dunya benim memleket" diye. Ben de sarkinin ozundeki gibi "Bu dunya benim meleket" diyenlerden oldum. (Bu arada bu sarkinin sozlerini dikkatle dinledim yillar sonra bu yaziyi yazarken, ne guzel yazmis Baris Manco, simdilerde var mi acaba suya sabuna dokunan sarki sozleri?)

Nereden mi cikti bu konu? Hep vardi aslinda. Neresinden tutacagimi bilemedim simdi yazarken ama dunyanin her yerinde calisma olanagim olan bir meslegi yapiyorum. Bu nedenle de gocebe ruhlarimiz biraz sikilinca "suraya mi tasinsak, burada mi yasasak" gibi secenekler olusturuyoruz kendimize. Yine boyle bir donemde iken kendi kendime sordum niye kendi ulkeme gitmeyi dusunmuyorum ne bu "haymatlos"luk hali diye. Sonra kendimi gercekten de hicbir ulkeye ait hissetmedigimi farkettim.

Evet Turkiye'liyim dogustan, ama  ulkeden ayrildigimda yil 2003, ben 23-24 yasindaydim.O zamandan beri 17 yil gecmis, memleketim sadece alnimin cizgilerinde ve bazi aliskanliklarimda kalmis eski bir yazida belirttigim gibi. Simdi kendimi bazen Amerikali, bazen Turkiye'li, bazen Avrupali, bazen Orta Dogulu, cokca da haymatlos hissediyorum. Amerika'ya yerlesmemin dorduncu yilinda soyle dogdugum topraklara hasretle soyle bir yazi alintilamisim, o zamanlarda ozlemim varmis demek ki. Gariptir ki o ozlem hemen hemen hic kalmadi artik. Bunu iyi ya da kotu bir durum diye yazmiyorum ama bu hal iste, bir yere ait olamama dunyaya ait olma hali insanin kararlarini ve hatta insan iliskilerini etkiliyor. Her an her yere tasinabilirim duygusu ile bir esya dahi almak istemiyorum cogu zaman. Eskiden nesnelere deger verir, onlari saklardim; simdi hicbir esya bir "hatira" niteligi tasimiyor benim icin cunku her tasinista birseylerden kopmak belki sifirdan baslamak ve bu nedenle hicbir esyaya bagli kalmamak cok olagan oldu.Sosyal iliskilerim de belli bir samimiyetin otesine gecmiyor, o esigi gecmiyor- gecirmiyorum. Bu blogda belki cok daha fazla sey paylasiyorum bir arkadasla paylastigimdan.

Bu hal cocuklari da etkiliyordur muhtemelen. Merak ediyorum onlar kendilerini nereye ait hissediyorlar? Iki kulturluler aslinda ama her sabah Amerikan devletine ve bayragina baglilik yemini ile basliyorlar ornegin okuldaki gunlerine -bizim "and'imiz gibi, ama o da kaldirilmis galiba?  Sordugumda Turkish- American'iz diyorlar ama hicbir zaman Turkiye'de yasamayi dusunmuyorlar -e malum anneleri ait hissetmeyince cocuklar ne yapsin diyebilirsiniz, ama ben Amerika'ya da ait hissetmiyorum onlardan farkli olarak. Iki-kulturlu cocuk yetistirme durumunu baska bir yazida ele alirim belki ama tam da "baska bir ulke"nin gundemde oldugu bu gunlerde onlarin da terazileri sasar mi diye dusundugum icin -ya da tam tersi onlar da dunya insani olurlar- cocuklar da elbetter hep aklimin onemli bir kosesinde.

Sevgili okuyucu ozur diliyor ve bu karisik yaziyi buraya kadar okudugunuz icin tesekkur ediyorum. Cidden karisik bir yazi oldu, kafam gibi; oysa baslangicta vardi bir hedefim... yani okuyup da "anafikir ne" diye sorduysaniz kendinize, kusura bakmayin, anafikir yok. Neyse bugun de boyle olsun!


9 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sümüklüböcekciğim, ben anladım seni. :)
Yazdıklarını okurken düşündüm de, çocuklarınızın olması ve halen onlarla birlikte yaşamanız, bir çeşit vatan duygusu sanırım.
Çocuklar büyüyüp evden ayrıldıkça, kendimi daha az bağlı hisseder oldum. Aslında bağımın azalmasının nedeni, artık "ev"in çocukların yaşadığı yer olmaması, galiba.

Alaturka Hayaller dedi ki...

Karışık olmadı.
Öyle düşünme.
Ama düşünürsen de; boşver.
olsun.
Aslolan samimiyet karışık dediğin cümlelerin arasında...

Sumuklubocek dedi ki...

Ekmekcikiz hanimcigim, belki de oyle... simdilik cocuklar nerede biz orada, onlar ayrilinca tamamen haymatlos :)))
_______
Almanyali gelin, hosgeldiniz! evet, oyle kurgusuz samimi oldu galiba, tesekkurler yorumunuz icin!

Ahmet Ozan dedi ki...

suriyeliler terk ederken sizin geri dönme cümleniz buraya şaşırttı beni, bu bir eleştiri ya da başka bir şey değil tabii, yazınızı okumak güzeldi, barış manço da çok severim. memleket hasreti başkadır tabii çeken bilir.

Kaystros Tyrha dedi ki...

Tam da o yıllarda liseye giden iki çocuğumuzla birlikte Abu Dabi'ye gitme durumumuz vardı. Bir türlü karar veremiyorduk. Çünkü çocuklar oraya alışacaklardı belki fakat Türkiye'de üniversite okumak şansını kaybedeceklerdi. Sonunda gitmedik, kaldık. Onların eğitimi bakımından iyi oldu belki. Oğlum ODTÜ İnş. Mühendisliğini bitirdi, kızım ise tıp doktoru. Ülkemizin durumu hiç iyi değil mamafih. Sizi anlıyorum. Benim kafamda da bazı sorular... Gitmek mi zor, kalmak mı?

Sosyolog Ana dedi ki...

O karmaşıklığı çok güzel anlatmışsınız aslında bu dünya bizim memleket ..

Sumuklubocek dedi ki...

Sevgili entlovin,
Sanirim burada anahtar kelime "umut", umutsiz degil umitvar oldugumuz icin belki de arada bir degisiklik planlari yapariz biz hep boyle :)
tesekkurler yorum icin!

Sumuklubocek dedi ki...

Sevgili Kaystros (dedim kisaca),

Onceki yorumda belirttigim gibi belki de zaman zaman hasretler umitvar oluyoruz uzaktan ama her annemle gorususumde ya da tatilde bu dusuncem degisiyor.

Cocuklar oncelikli oluyor artik karar vermede, siz de onlar icin eminim en iyi karari vermissinizdir.

tesekkurler size de !

Sumuklubocek dedi ki...

Sevgili sosyolog ana,

Degil mi ama boyle dusununce sinirlarin da bir anlami kalmiyor.

Tesekkurler, sevgiler!