Pages

13 Ekim 2016 Perşembe

Koku

Koku deyince akliniza ilk once ne gelir?

Dusunme payi vereyim...

...

...

Benim koku deyince aklima ilk once Patrick Suskind'in o klasik kitabi gelir: Koku.

Sonra cesit cesit koklamayi sevdigim, ancak hep bir tanesini kullandigim parfumler, ve de anilar gelir, kokularla ozdeslesmis anilar... Babaannemin evinin kokusu, anneannemin beden kokusu, cocuklarimin terle karismis -bana mis gelen- kokulari, ocaktaki sarmanin, sutlactaki tarcin'in kokulari, deniz kokusu, ruzgar kokusu, sabahin kokusu, cimenlerin kokusu, yaz mevsiminin ve sonbaharin ve elbette bir bahar ogleden sonrasinin kokusu... hepsi ama hepsi bir aniyi, bir yasanmisligi, bir an'i animsatir bana. Bunlarin hepsinin bana cagristirdiklariyla ilgili bir yazi yazabilirim ornegin hemen.

Ama, durayim.

Dusunmeye, hayal etmeye, anlamaya calisayim... Ya anosmik olsaydim? Anosmi de ne diyenler icin, ben de bugun bir radyo programindan ogrendim bunun tanimini, genetik olarak dogustan koku alma hucrelerinin olmadigi hal oluyor, ya da bazi kisilerde sonradan darbe, kimyasal bir madde koklama vs. sonucunda koku alma hucrelerinin buyuk zarar gormesi hali. Insan belli donemlerde ya duyamasaydim, ya goremeseydim, ya konusamasaydim diye dusunuyor da acikcasi bu radyo programini dinlemeseydim, ya koku alamasaydim diye dusunmeyecektim.

Kokusuz bir hayat, cicegi, bocegi, bahari, kisi koklamayi gectim de, yemegin bozuldugunu, ya da ocakta birseyin yandigini, bir gaz kacagini, arabanin motorundan gelen kotu kokuyu duyamama durumunun insani ne tehlikeli durumlara soktugunu dusununce ciddi bir boyut kazaniyor. Hadi bunlar da cok onemli degil, her nasilsa yalniz yasamiyorum diyenler icin de sunu animsatayim: kokusuz bir hayat anisiz bir hayat ayni zamanda...

Bu konuyu duyduktan sonra kucuk bir arastirma yaptim ve ogrendim ki koku almayanlarin anilari da koku alabilenlere kiyasla cok daha zayif oluyormus. Ve hatta cogu zaman koku alabilen kisilerin hatirladigi pekcok olayi koku alamayan kisilerin hatirlayamadigi gozlenmis. Kokusuz bir hayat, anisiz bir hayat, yasanmamisliga cok yakin bir hayat...

Gidin koklayin simdi, yavrunuzun basini, sonbaharin havasini, kitaplarin sayfalarini, yeni ezilmis kahve cekirdeklerini, yagmur sonrasi topragi... unutmak istemediginiz her ne varsa koklayin iste...

Kendime not: Kiymetini bilecek ne cok sey var su hayatta, yeter ki gormesini bilelim. 


Hiç yorum yok: