Cocuklar buyudukce bir sisteme oturmaya basliyor. Ozellikle de okula -ya da okul oncesi krese- basladiktan sonra boyle saniyorum.
Ornegin Selim buyudukce onu evde oyalamak cok zor olmaya basladi; oyun, kitap, aktivite, yeri geldiginde tv, bilgisayar, parka goturme, uyuma, yemek derken yine ayni rutine baslamak gercekten anne baba icin kolay degil. Bir cocugun buyumesine gercekten cok "kaliteli" zaman yatirimi yapiyor insan.
Ancak buyudukce Selim'i gonderebilecegimiz aktiviteler de bulmaya basladik. Gelecek haftadan itibaren Ekim ayi sonuna dek cumartesileri yuzmeye gidecek Selim. Sonra Araliga kadar da basketbola. Ikinci donem yine farkli sporlara yazdirmayi dusunuyorum, boylece iclerinden sevdigini secip ona yonlenebilir isterse diye dusunuyoruz.
Bu arada Selim tekrar eski okuluna basladi. Ozlemis. Dun okuldan gelirken yol boyunca neler yaptigini anlatti durdu okulda.
Selim'in kendine has hal, tavir, istek ve dusuncelerini gordukce sasiriyorum zaman zaman. Ornegin ben arabada cok yuksek sesli muzik dinlemeyi seviyorum ve bu sabah Selim'le okula giderken ayni sekilde yuksek sesli muzik acmistim. Farkettim ki Selim arkada yuzunu eksitmis bir sekilde duruyor ve bana hic eslik etmiyor. Ne oldu diye sordum:
"too loud!" dedi...
Cok yuksek sesten hoslanmiyormus kucuk beyimiz...
Sanki oyun oynarken arada bagirip naralar atan kendisi degil gibi... Cocugumun fikirlerine deger veren bir anne olarak bunu ona hatirlatmadim tabii ki...
Selim icin okul, spor vs derken Kerem icin de
soyle birseyler dusunuyorum ama bakalim ingilizce olmasi beni dusunduruyor biraz. Selimde oyle bir problemimiz olmadi ancak Kerem ozellikle abisinden cok fazla ingilizceye maruz kaliyor simdiden, daha Turkce ogrenmeden Ingilizceyle bu kadar hasir nesir olmasi Turkce ogrenmesini engeller mi diye dusunuyorum. Cunku zaten Selim'den gozlemledigim kadariyla buyudukce Ingilizce ister istemez ilk secenegi haline gelecek. Oysa biz aile olarak evde Turkce konusmaya ozen gosteriyoruz ve cocuklarimizin Turkceyi de cok iyi konusmalarini istiyoruz. Bakalim basarabilecek miyiz???
TR'dekiler biliyordur ya
soyle bir web sitesi varmis. Bu aralar birkac yazar disinda Turkce kitaplardan uzak kaldim. Takip edebilmek adina iyi olabilir diye dusunuyorum.
Yogun baslayan donemimize bir de Sebo'nun Portekiz'de yine bu donem ders verme durumlari kesinlesti.
Cok sevindim.
Gectigimiz Ekim ayinda gitmistik Lizbon'a.
Surada ve
su yazimda bahsetmistim biraz.
Lizbon'u genel olarak sevdik. Belki her zaman yasamak icin degil ama arada sirada gitmek icin guzel bir yer oldugunu dusunmustuk.
Turkiye ile olan benzerliklerini ve buraya Turkiye'den daha yakin olusu ile ikinci bir mekan olacak gibi Lizbon bize. Seboders verdigi zamanlar biz de mumkun oldugunca ona takilacagiz :-) . Belki de kis tatilimizi orada gecirecegiz bu sene eger ben de buradaki derslerimi ayarlayabilirsem, belki de sadece yaza kalir bizim Sebo'ya takilmamiz, bakalim, cok belirgin degil. Ama bu durum surekli olursa ozellikle Selim ve Kerem'in ucuncu bir dil ogrenmesi icin yazlari orada gecirmemiz iyi olabilir diye dusunuyorum. Aslinda ben ve cocuklar icin tatil, Sebo icin calisma demeliydim galiba...
Yogunluk iyi geliyor bana, dusunmuyorum bazi seyleri...
Not: Bu sabah Selim'i okula gotururken yolda sonbahar temasiyla suslenmis bir araba gorduk. Arabanin etrafi plastik turuncu, kahverengi, kirmizi tonlarinda yapraklar, yaprak, balkabagi, korkuluk cikartmalariyla doluydu. Tam fotograflikti aslinda...
Gulumsedim...
Ben de sonbahar sevgisini abartmis durumdayim, yakinda oyle birsey yaparsam yazarim :)))