Pages

11 Ekim 2009 Pazar

nihayet bir yazi daha :)

Kerem'in buyuyunce sitem etmesinden korkuyorum: "abime bir suru sey yazmissin benim niye yok?" diye :)
Evet, yazma konusunda, ve daha bircok konuda, tembelim bu aralar. Dogum rehavetini bir turlu atamadim galiba. Oysaki tabagimda bitirilmesi gereken bir suru is var, ve en onemlisi kabule yakin bir makelemi duzeltip yollamam gerekiyor ki bu saatten sonra red edilirse cok uzulurum...
Gunler cok cabuk geciyor oysa, yine keske gunler 48 saat olsa dedigim bir zaman dilimindeyim. Belki de yilin en sevdigim mevsimini yasiyor olmamizdan bu cabukluk. Etraf o kadar guzel ki bu aralar, her bakisimda fotograflik bir kare yakaliyorum kendimce. Kirmizi, turuncu, sari ve kahverenginin pekcok cesitli tonlarina bayiliyor, yagmurlu havalarin kokusunu bol bol icime cekiyor, Selim'le mese palamutu ve yaprak topluyorum. Ancak ve bu renk renk agaclarin kisa bir sure sonra yapraksiz kalacak olmasi ve kemiklerimize kadar usuyecegimiz gunlerin gelecek olmasinin gercegiyle "keske bugunler biraz daha surse..." diye hayiflaniyorum kendimce.
Klasik olacak ama Kerem buyuyor, iki ayi bitti gecti bile... Masaallah simdilik bizi pek fazla zorlamayan -gece kalkmalarina artik zorlama diye bakmiyorum, onlar bebekli bir hayatin olmazsa olmazi cunku :)- bir bebek Kerem. Halinden dolayi arada "tombik" ve bakislarindan dolayi da "boncuk" diye de cagiriyoruz onu. Bu aralar -aslinda cok iki haftadir- baya bilincli bir sekilde gulumsuyor bize. Bizi -beni, babasini ve abisini- gayet iyi taniyor. Sabah oyun modunda oldugu ve etrafa gulucukler sactigi bir saati var ornegin.
Abisinin sevme adi altindaki her turlu iskencesine de -dozu fazla olmadigi surece- gayet hosnut bir sekilde katlaniyor. Selim ise simdilik kiskancliktan cok sevgi gosteriyor Kerem'e ki bu da sevindigimiz birsey. Yalniz eskaza Kerem'i mesela "guzel oglum benim" diye seversek hemen gelip "ben de guzelim degil mi?" diyerek kendini hatirlatiyor :))). Oysa ki onu unutmamiz mumkun mu?
Bir dip not: Ikinci cocuk olunca birincinin sevgisi hic azalmiyormus, ikinciyi de en az birinci kadar sevebiliyormus insan.
Aslinda unutmayip yazmaliyim dedigim cok konu var ama yazmadikca unutuluyor malesef. Daha sik yazmayi, hem Selim hem de Kerem icin kayit tutma acisindan hatirlatmaliyim kendime.
Bu arada Selim simdilik krese gitmiyor. Kresteki bir olay sonucu kresi biraktirdik Selim'e; bu donem birkac seyehatimiz olacagi, hem de kasim ayindan itibaren tatil donemleri baslayacagi icin yeni bir krese baslamadi. Onun da evde gunleri bol oyunlu geciyor.
Seyahat dedim de bu hafta icinde onbes gunlugune Portekiz, Lisbon'a gidecegiz ailecek. Aslinda Sebo da ben de PhD seminer dersi verecegiz, ancak Sebo'nunki daha uzun surecek bir ders oldugu icin bir kisminda ben cocuklarla gezmeye calisacagim Lisbon'u. Ancak henuz iki ayini doldurmus bir bebekle bu seyahatimiz nasil olacak tam kestiremiyorum. Selim'le ilk sehir disi gezimizi Selim yaklasik 7-8 aylikken yapmis, onda da ulke disina cikmamistik. Bebek ve uzun ucak seyati gibi konularda onerileriniz varsa bekliyorum efendim.
Yarin da Kerem'in iki aylik asilari vs. var bakalim bu donemde dort bes tane asi aliyor bir seferde bakalim bunyesi nasil karsilayacak Kerem'in? Hatirladigim kadariyla Selim'de cok sorun olmamisti.
Onu da yazayim, bunu de ekleyeyim derken gayet kopuk bir yazi oldu ama idare edecegiz artik ;)

Bu da boncuk bey:


 
Posted by Picasa

2 yorum:

a_y_s_e dedi ki...

ayyyy, masallah. yerim ben o mimiklerini boncugun.. bir gelemedik size, ozledim valla.

sumuklubocek dedi ki...

me too, me too :)
donunce gorusmek uzere efendim ;)