Pages

17 Ekim 2009 Cumartesi

Sumuklubocek Lizbon'dan bildiriyor 1

Persembe ogleden sonrasi itibariyle hayli yorgun bir sekilde Lizbon havaalanina indik.
Yorgunlugumuzun sebebi hem onceki geceden uykumuzu alamayisimiz hem de Boston-Frankfurt-Lizbon yolculugunun da bir hayli yorucu gecmis olmasiydi.
Yolculuk cocuklar acisindan dusundugum kadar yorucu olmasa da- Selim once birkac cizgi film izledikten sonra uyuyakaldi, Kerem de bebek yataginda yatti yolculugun cogunda, bir ara kalksa da bizi fazla yormadi- asil yoruculuk cocuklar icin yanimiza aldigimiz -gerekli olabilecek esyalari tasimaktan kaynaklandi. Yolculukta ihtiyacini duyup da "neden almadik ki!" diye hayiflanmak yerine "iyi ki almisiz" demek uzere ihtiyacimiz olabilecek herseyi, dusunebildigimiz kadariyla hem bavulumuza hem de yanimiza alinca, bunlara bir de Sebo'nun bilgisayari, benim bilgisayarim, okuyacagimiz makaleler ve bunlari koydugumuz iki ayri sirt cantasi eklenince bir o kadar da yanimizda esya tasidik.
Not1: Okyanus asiri yolculuk bir de esyayla daha da yorucu oluyor!
*** *** *** *** ***
Lizbon havaalanina iner inmez ilk izlenimim: Izmir havaalanina benziyor diye dusunmek oldu!
Havaalanindan cikinca, balkonlarindan camasir sarkan apartmanlari, palmiye agaclari, Ekim ayindaki 28 derece sicakligi, Levanten ve Rum'lardan kalma binalari andiran binalari ve hatta birkac gecekondu goruntusuyle bu izlenimim pekisti, evet burasi Izmir'in Avrupa'daki esiydi :).
Lizbon'a yakin iki tatil beldesi Cascais ve Sintra ise siz deyin Cesme, ben diyeyim Kusadasi, sanki iki Ege beldesi :)
Lizbon'un insanlari da bir bassehirde yasiyor gibi degiller, gayet telassiz ve yavas akan bir hayat var sanki burada. Sokaklarda sikca rastladigimiz coffee house gibi yerlerde devamli oturan, kahve esliginde muhabbet eden her yastan insana gunun hemen her saati rastlamak mumkun.
Espresso tarzi kahvelerinin yaninda guzel hamurisleri oldugunu da belirtmeliyim, hamurislerinin bollugu ve puding/muhallebi tarzi tatlilariyla da Turkiyeyi sikca animsatiyor Portekiz.
Iki gunluk gozlemimle, gecekondularindan, sokakta satilan kestanelerine, disarilarda sigara icen ve kaldirimlari izmaritle dolduran insanina kadar Turkiye'ye benzeyen Portekiz'e bakip, ilk bakisla -herhangi bir ekonomik analize girmeden- neden Turkiye de hala AB icinde degil diye dusunmeden edemiyor insan.
Lizbon'dan detaylari yazmaya devam edecegim...

Hiç yorum yok: