Pages

25 Haziran 2007 Pazartesi

Karalamalar...

Oncelikle anneannemin vefati icin ayri ayri bassagligi ve sabir dileklerinde bulunan herkese cok tesekkur ediyorum; sagolun bu guzel destekleriniz icin.
Daha iyiyiz, anneannecigimi unutmayacagim ama yokluguna alismak zor olacak.
***
Bizden iyi haberler: Sebo savunmasini basariyla verdi, tohtor oldu; darisi bir ay sonra benim basima insallah!
Artik oglusumuzu Sebo'ya pas edip, kendi calismalarima son hiz devam etmeliyim.
***
Burasi, Turkiye'nin aksine, bol yagisli ve gecmis yillara oranla serin mi serin bir yaz geciriyor. Ben bu halden hic mi hic sikayetci degilim ;)
***
Boyle bir yogun donemde olmaktan ve pek tadimin olmayisindan dolayi Turkiye gundemi de pek takip etmiyorum, amma velakin Elif Safak'i kacirmiyorum.
Cok guzel bir yazi yazmis, paylasmak istedim.
Iyi okumalar...

"Camdan gettolarda hayat

Osmanlı dönemi İstanbulu getto sistemi uygulamayan nadir büyük şehirlerden biri olarak geçti tarihe. Osmanlı İstanbulu insanları dinlerine göre gettolara hapsetmedi. Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde görülen mekansal ayrışma bizde benzer bir keskinlikle yaşanmadı.

Mesela "Yahudilerin ağırlıklı olduğu semtler veya adalar" oldu; ama "Yahudi gettosu" olmadı Osmanlı'da. Filancaların ayrı falancaların ayrı mekanlara hapsedildiği duvarlarla çevrili adalar halinde yaşamadı insanlar ve kültürler. Bilhassa İstanbul, renkleri, kökenleri, hikâyeleri sürekli birbirine karıştırdı harmanladı. Bu karışımın verdiği muazzam dinamizm yüzyıllar boyunca azalmadan bugüne geldi.

Bizler gettolara dayalı bir tarihten gelmiyoruz. Peki ne demeye şimdi camdan gettolarda yaşıyoruz? Dinsel değil bugün yaşanan gettolaşmanın sebebi, etnik değil, sınıfsal değil. Politik. Siyasi görüşlerimize göre kutuplaşıyor, adalaşıyoruz. Küskün ve kızgın insanlar ülkesi olduk. Seçimler yaklaştıkça bir gerilim, bir kızgınlık her tarafta. Herkese, her şeye ama en çok da kendi kendimize, birbirimize küsüyor, kızıyor, sataşıyoruz. Dışarıdan bakan bir gözlemci olsa Türk insanının kendi kendini yıprattığı sonucunu çıkarır bu ortamdan. Bizler durmadan birbirimizin enerjisini, yaratıcılığını, hevesini, başarılarını, gayretkeşliğini, üretkenliğini, yeteneklerini tırpanlıyor, birbirimizi a-zal-tı-yo-ruz.

Oysa bugün birbirine seçim meydanlarından hakaretler yağdıran liderler yarın beraber çalışmak durumunda kalacak. Tıpkı bugün "bizler" ve "onlar" ayırımı yapan seçmenlerin beraber yaşamayı sürdüreceği gibi. Keşke her Türk vatandaşı bir süreliğine gurbete gitse, biraz başka ülkelerde "yabancı statüsü"nde tutunmaya çalışarak yaşasa. Birkaç ay bile yeter. Türkiye'deyken gözümüzde büyüttüğümüz fikir ayrılıkları ufalır, küçülür yurtdışında. Ben türbanlı kızlarla sol görüşlü gençlerin dostluk kurabildiklerine pek çok defa tanık olmuşumdur Avrupa'da ve Amerika'da. Bambaşka aile yapılarından gelenler aynı Batı üniversitesinde, aynı ortamda bulunca kendilerini bir de bakarsın benzeşiverirler "yabancı" olmak tanımında. Buradayken yan yana gelmez sanılan insanlar, gurbette karşılaşır, birbirine hoşgörü ve anlayışla bakmayı öğrenir. Gurbet, insanları ortak bir hüzün ve burukluk ve "azınlıkta olma" halinde buluşturur.

Kolaydır, en kolay ve kolaycı yoldur insanın etrafına kendi gibi düşünenleri toplaması, aynada kendi suretine bakmaya hayran narsistler gibi sadece kendi yansımasını görmek istemesi, sonra da kendi taraftarlarına propaganda yapması. Kolaydır, insanın sadece kendi gibi düşünenlerle yaşayıp, farklı düşünen herkesi uzağına atması. Ötelemesi. Kötülemesi. Karalaması. Karısının kendisinden farklı düşünmesine tahammül edemeyen kocalar, öğrencilerinin kendilerinden farklı düşünmesine izin vermeyen hocalar, yanında çalışanların kendinden farklı düşünmesine tolerans gösteremeyen patronlar, çocuklarının kendilerinden farklı bir görüşe sahip olmasına dayanamayan anne babalar... kolaycıdır. Dayatmacıdır. Dayatmacılık belli bir gruba ya da kesime mal edilemeyecek kadar yaygındır bu toplumda. Solcusu da, muhafazakarı da, kadını da, erkeği de, genci de yaşlısı da... okumuşu da, okumamışı da, hatta en entelektüel görüneni de dayatmacı, baskıcı olabilir. Mümkündür.

Bütün arkadaşlarınız sizin gibi düşünüyor sizi yankılıyorsa, karınız ya da kocanız sizinle her konuda hemfikirse, çocuklarınız fikir ayrılıklarını sizden saklama gereği duyuyorsa, bam teliniz addettiğiniz hassas konularda sizden farklı düşünen tek bir Allah'ın kulu yoksa etrafınızda, fikir ayrılıklarını şüpheyle karşılıyor, komplo teorilerine inanıyorsanız, fikir sahibi olmayı kavga etmekle eş görüyor, durmadan hayali düşmanlar arıyorsanız, demokratlık sınavında bir kez daha test edin kendinizi. Düşük not almanız muhtemeldir.

Gerisi size kalmış. Ben bu düşük notla yaşar, bildiğimi okurum da diyebilirsiniz elbette. Ya da bugün farklı bir şey yapayım, benim gibi düşünmeyen birini dinlemeye, anlamaya, okumaya, duymaya çalışayım da diyebilirsiniz. Önümüzdeki seçim döneminde sadece siyasetçiler yarışmayacak. Demokrasi kültürümüz de sınanacak, sınava girecek."

5 yorum:

elif dedi ki...

Annanneniz icin uzuldum, basiniz sag olsun , mekani cennet olsun..Esiniz icin de sevindim, gozunuz aydin, darisi sizin basiniza insallah..

sumuklubocek dedi ki...

Tesekkurler Elif, dostlar sagolsun diyelim...
Dualarin icin ayrica tesekkurler!
bu arada elbette "hosgeldin!"

senabera dedi ki...

Sevgili "Nefise Hanıma" Allahtan rahmet diliyorum.Rabbim tüm günahlarını affetsin ,cennet köşkleri onun olsun inşallah..Acını tüm kalbimle paylaşıyorum.Benim de canımdan çok sevdiğim anneannem vefat edeli altı gün sonra 6 ay olacak.Gerçekten de çook zor ..Allah elbette sabrını veriyor ama o bitmeyen özlem...İnşallah cennete anneannelerimizle beraber oluruz.!
Sevgiler...

elma dedi ki...

bir sure uzak kaldim ve donusumde pek cok yeni baslayan hayat haberleri, dunyaya gelen minicik bebek haberleri cok sevdigim insanlarin mutluluklarini aldim, senin bloguna da gelir gelmez kaybina cok uzuldum, bir sekilde bu dongu surup gidiyor istesek de istemesek de Sumuklubocek.. Allah geride kalan sizlere sabir versin, en guzel anilarinizla hatirlayin anneannenizi. Esini kutlarim, senden de guzel basari haberleri duyacagimizdan eminim.. Sevgiler

sumuklubocek dedi ki...

sevgili senabera hosgeldin!
oncelikle guzel dualarina amin diyorum; senin de basin sagolsun...
sevgili elmacigim,
ne guzel bir surpriz yaptin! ara ara bakiyordum ama bir degisiklik yoktu blogunda. donusune sevindim, hele hemen hemen tum bloggerlarin yaz rehaveti yasadigi bu donemde seni okuyor olabilmeyi ayri bir sevecegim ;)