Sebo'yu askere ugurladik ya baska bir sessizlesti evimiz. Her ne kadar o "koskoca kitada yapayalniz kalmis" hissine henuz kapilmadiysam da Sebo'nun varligini Selim ve cokca da ben ariyoruz.
Su ana kadar tam anlamiyla istedigimiz gibi bir kres bulamadigimiz icin Selim krese haftada uc gun gidiyor. Diger iki gunun ya bir, kimi zaman da ikisini programlarimizin musiat olmasindan dolayi Sebo ile geciriyordu. O gunlerde okulda calisan ben pek cok isimi halledebiliyordum. Simdi o iki gun de Selim'le evde olan ben Selim'in ayakta oldugu cogu zamanda onunla vakit geciriyor uyudugunda ise ancak birkac maile bakabiliyorum.
Selim buyudukce yalniz oynamak istememege basladi. Cogu zaman elimden tutup odasina goturuyor beni ve orada oynuyoruz. Annesi de cogu zaman onunla oynamayi sevdigi icin, annesinin istemedigi zamanlarda dahi elinden tutup goturmekte cekinmiyor. Bazen oyuncaklarini salona getirdigi zaman uzaktan katilarak en azindan bilgisayarda birseyler yapabiliyorum.
Dun ilk defa buyuk bir iki yas tantrum'u yasadik. Ben aksam yemegi icin birseyler hazirlarken sevdigi seftalilerden yemek istedigine, yemek yiyecegimizi seftaliyi eger isterse yemekten sonra yiyebilecegini soyledim. Birkac defa ayni sey tekrarlanip benden ayni cevabi alinca birden bagirarak aglamaya basladi. Onu hic boyle gormedigim icin sasirrark bakakaldim, yalniz bu asamada kendini oyle sikti ki yuzu mosmor oldu, onu boyle gorunce cok korktum kucagima lip sakin;esmesini saglayip odasina goturdum yemek hazir oluncaya kadar orada, kendi mekaninda sakinlesmesini soyledim. Bir iki dakika odasinda durup yine yanima geldi. Yanima geldiginde daha sakinlesmisti.
Bazen boyle israrci durumlarda nasil davranacagini bilemiyor insan. Ne bir kurali ne de bir formulu var bu isin. Cocuklarla ilgilenirken hicbir olay ayni sebep sonuc iliskisi icinde islemiyor. Her defasinda yeni bir olay, ve bu olaya karsi farkli bir tepki alabiliyorsunuz.
Genel olarak Selim'e olan davranislarimda en onemli sey oldugunu dusundugum 'tutarlilik'tan odun vermemege calisiyorum. Yapmaya dikkat ettigim konulardan digeri ise sabrimi mumkun oldugunca koruyup ona gereksiz bagirmalardan kacinmak. Bunu kendime defalarca hatirlatmaya calisiyorum gun icinde. Cunku bagirmak onun davranis egitimie pozitif bir katki saglmadigi gibi sonucta pismanlik ve kendimi sorgulama seklinde bana geri donuyor.
Selim'in bugunlerdeki favori deyislerinden biri yanima gelip "annecicim what happened?" diye sormasi. Aslinda boyle sormasi yeni degil; yeni olan ne oldu'nun what happened'la yer degistirmis olmasi. Bunu kresten kapmis sanirim, kresten kaptigi diger cumle ise "be careful", arada "please"ler de cikiyor zaman zaman. Bugunler ayni zamanda iki dilde de kendini ifade etmegi ogrendigi yogun zamanlar onun icin. Arada cikan guzel cumleleri duymak insanin hosuna gidiyor cok.
Tum bunlarin arasinda ben bu donemin bitmesini bekliyorum sabirsizlikla. Zira gerek not vermem gereken odevlerin coklugu, gerekse bir turlu istedigim zamani ayiramadigim arastirmalarim cidden beni yormus durumda. Her ne kadar bir sureligine daha Sebo'da ayri kalacak olsak da Sebo askerlikten dondukten sonra bizim Selim'le gidecegimiz Turkiye tatilini sabirsizlikla bekliyorum. Mayis ortasindan haziran ortasina kadar orada olacagiz. Bol bol dinlenmegi, ozlediklerimi gormegi ve bir de Selim'i bezden kurtarmayi hedefliyorum bu zaman zarfinda.
Bakalim ne kadar basarili olacagim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder