Pages

20 Nisan 2008 Pazar

yine madde madde

* Sebo hala yok :(, ama bu persembeye bekliyoruz :)))
* Bahar geliyor... Yandaki hava durumu derecesinde 10-15 arasi dereceleri gormeye basladik. Bunu firsat bilen ben Selim'i de alarak asagidaki gunes terasina inip cikan gunesten faydalanalim dedik bugun. Selim gunes gozlugunu, sapkasini takti, hafif bir gunes koruyucusu da suruldu -ee ne olur ne olmaz bir de yaniverir diye-, ben de cok begenerek aldigim gozlugumu takip men in black seklinde terliklerimiz ayagimizda, elimizde iceceklerimiz tikir tikir sundeck'e indik. Iner inmez disariya ciktigimiz an sicacik gunes yerine buzzz gibi bir ruzgar karsiladi bizi, oysa sabah kalktigimda hava oyle serin degildi. Biz ise oyle kos kos geri donmek zorunda kaldik, tam hava aldik anlayacaginiz!
* Dun nihayet turkiye'de yillardir durmakta olan annecigimin evlendigim zaman aldigi bilmem kac kisilik (bildigim kadariyla cok kisilik) yemek takimini buraya getirmenin mumkun olmadiginin bilincine vararak Macy's'deki indirim gununun de avantajiyla su yemek takimindan aldim. Sebo'ya surpriz olacak :)))
* Selim'le gunlerimiz son hizda devam ediyor, Sebo geldiginde bu hizin bir kismini devretmek icin onu daha bir dort gozle bekliyorum.
* Asagidaki yazimdan sonra henuz yeni bir film izleyemedim.
* Canim fena halde iskender istiyor, yarin yemege gitmeyi planliyorum.

17 Nisan 2008 Perşembe

iki film

Bu aralar aksamlari Sebo'nun yoklugunu bolca film izleyerek gideriyorum. Hos o da Selim'i goreceli olarak erkenden uyutabilirsem... Enerji seviyesi olarak iki yasindaki bir bebek/cocugun enerjisini edinmek lazim, hic tukenmiyor; tum gun krese de gitse, kresten yuruyerek de gelsek, evde banyoda oyunlar oynasa da, o da yetmeyip evin icinde annesiyle kostursa da, arabalariyla dort donse de, hamurlariyla oynasa da -dikkatinizi cekerim tum bunlar kresten geldikten sonra oluyor- masallah o enerji hic bitmiyor. Bir sekilde uyuduktan sonra izledigim iki filmden birisi "Girl with a pearl earring", digeri ise "A good woman" idi. Her iki filmde de Scarlett Johansson basroldeydi. Ozellikle bu oyuncuya bir ilgim yok ancak simdiye dek de cok kotu bir filmde oynadigini gormedim. Hos "a good woman"i guzel manzaralari disinda cok begenmedim ama "inci kupeli kiz" cok hosuma gitti. Film kesinlikle ressamin icinde bulundugu dunyayi yakalamis, yakalamakla kalmamis kullandiklari isik ve muzik tablolari filmde yasatmis. Kimi izleyene yavas gelebilecek bir film olmasina karsin soluksuz izledigimi belirtebilirim. Turkce pek birsey bulamadim ama tabloyu merak edenler icin inci kupeli kiz burada.

10 Nisan 2008 Perşembe

Bugun canim sikkin uyandim biraz. Sebepsiz sikkinliklardan. Belki de sebabi gece uykumuzun pek iyi olmayisindandir, bilmiyorum.
Selim'in kres gunlerinden biri bugun (sali, persembe, cuma). Ben de teorik olarak Selim'i krese biraktiktan sonra okuldaki ofisime gidip calisacaktim. Ama yok, gozum kesmedi, hani insanin cani hicbirsey yapmak istemez ya, o moddayim. Evde calisayim diyorum, calisabilirsem. Bu gibi zamanlarda Selim'i krese biraktigimi, cocugumdan ayrilmamin bir sebebi olmasi gerektigini dusunerek motive edebiliyorum kendimi.
Hava da sebep degil bu ruh halime. Disarida cok guzel bir bahar havasi var. Hos gunes gorunup gorunmemekte tereddut ediyor olsa da havanin sicakligi 12 derece, simdilik bize yeter.
Balkonumuz yok, olsaydi orada calisirdim...
Dalginim bu aralar; bir koltukta 15 karpuz tasimaya kalkmanin sonucu olarak. 10 yillik ehliyet ve araba surus deneyimimde hicbir buyuk ya da kucuk kaza gecirmemis olan ben (kendime masallah diyeyim) dun bir dalginlik sonucu arabayi park ederken sag arka kapinin tekerlege yakin kismini duvara surtturdum. Uzuldum bu duruma.
Selim de hasta. Aslinda ne oldugu bellik olmayan geceleri ateslenip gunduz gayet iyi oldugu bu nedenle doktora gittigimizde doktorunun "birseyi yok, hafif bir usutme" diyerek bizi eve gonderdigi ve bu teshisin beni tatmin etmedigi bir hastalik. Bakalim, birkac gun daha devam ederse tekrar goturecegim doktora.
Herneyse, iste boyle...
Sikkinim sikkin diyerek kapatiyorum yazimi...

7 Nisan 2008 Pazartesi

Arts and crafts days...

Elimde kanevicelerle birseyler yapan ben degilim sadece. Selim de bugunlerde yeni aldigimiz oyun hamuru setiyle uzun vakitler geciriyor. Yalniz o degil tabii ben de katiliyorum bu hamur oynama aktivitesine. Buyukler icin de baya stres attiran birsey bu hamur, tavsiye olunur ;)







Dun gittigimiz alisveris merkezinde cocuklar icin birkac oyuncak vardi boyle. Once buyuk bir hevesle donme dolapvari oyuncaga bindi Selim. Yalniz oyuncagin calismasiyla birlikte oyle bir korktu ki binmesiyle inmesi bir oldu diyebilirim. Neden korktugunu anlayamadim zira onceden de ayni alisveris merkezine gittigimizde hic korkmadan binmisti ayni oyuncaklara.

Bir sure sonra alisveris merkezinin diger ucunda asagidaki oyuncaklari gorduk. Bunlar favorisi arabalar diyerek korkmayacagini dusundugum icin once su mavi arabayi calistirdik. O da yaris arabasiymis megerse yalnizca one arkaya dogru degil yanlara dogru da hareket ettigi icin ondan da korktu Selim, bir de garip sesler cikariyordu ki ben de hak verdim ona.
Sonra, yine uslanmayarak su kirmizi arabayi deneyelim dedik. Neyse ki bundan sonuna kadar hoslandi Selim. Sadece one arkaya yavas yavas hareket eden birseydi.





Sebo'nun gitmesiyle kendimi alisverise verdim ben de. Haftasonlari yalnizca alisveris amacli disariya cikiyoruz. Turkiye gezimiz icin birseyler aliyorum, genelde kendime ;). Hos, bu aralar her ne kadar fiziki alisverise gittiysem de internet uzerinden istedigim seyleri cok daha rahat buluyorum. Ilk defa internetten terlik ve kiyafet siparis ettim, nasil olacagini merakla bekliyorum.

Bu hafta sonu -daha hafta basindan hafta sonunu dusunmeye basladim :)))- Selim'i Boston cocuk muzesi'ne goturmeyi planliyorum. Cok cesitli aktiviteler oldugu icin yalniz ona ait kocaman bir gun gecirebiliriz diye dusunuyorum. Umuyorum gunesli bir gun olur da keyfini cikarabiliriz.

5 Nisan 2008 Cumartesi

Biraz resim...

Bilmem bu fotoyu aciklamama gerek var mi?



Ari biz biz gozlukleri



Bu ne pozu acaba?



Projelerimi hayata gecirmege basladim! Simdiden bunlarin uc tanesi bitip duvarda yerini aldi bile. Bazen herseyin onune geciyor boyle birseyi bitirme tutkusu. Kim derdi ki ben gece ikilere kadar ayakta olacagim...



Gecenlerde aldigim bu tisortu Selim bey hic begenmedi. Onun guzel tanimi simdilik ustunde araba, kopekbaligi, ucak, gemi vs. gibi kendisinin hoslanacagi resimlerden ve mavi, yesil, kirmizi gibi renklerden olusuyor. Annesinin komik olacagini dusundugu tisortu zorla giyip bir fotoluk pozdan conra cikarmasi bir oldu. Oglusumuz hernedense -hernedense diyorum cunku ne ben ne Sebo kiyafetlerimize ozen gosteririz- giydigi seylere cok ozeniyor, gidip istedigi seyi alip giyiyor, giyinme konumuz biraz zaman aliyor bu yuzden :)




4 Nisan 2008 Cuma

Biz bugunlerde...

Sebo'yu askere ugurladik ya baska bir sessizlesti evimiz. Her ne kadar o "koskoca kitada yapayalniz kalmis" hissine henuz kapilmadiysam da Sebo'nun varligini Selim ve cokca da ben ariyoruz.
Su ana kadar tam anlamiyla istedigimiz gibi bir kres bulamadigimiz icin Selim krese haftada uc gun gidiyor. Diger iki gunun ya bir, kimi zaman da ikisini programlarimizin musiat olmasindan dolayi Sebo ile geciriyordu. O gunlerde okulda calisan ben pek cok isimi halledebiliyordum. Simdi o iki gun de Selim'le evde olan ben Selim'in ayakta oldugu cogu zamanda onunla vakit geciriyor uyudugunda ise ancak birkac maile bakabiliyorum.
Selim buyudukce yalniz oynamak istememege basladi. Cogu zaman elimden tutup odasina goturuyor beni ve orada oynuyoruz. Annesi de cogu zaman onunla oynamayi sevdigi icin, annesinin istemedigi zamanlarda dahi elinden tutup goturmekte cekinmiyor. Bazen oyuncaklarini salona getirdigi zaman uzaktan katilarak en azindan bilgisayarda birseyler yapabiliyorum.
Dun ilk defa buyuk bir iki yas tantrum'u yasadik. Ben aksam yemegi icin birseyler hazirlarken sevdigi seftalilerden yemek istedigine, yemek yiyecegimizi seftaliyi eger isterse yemekten sonra yiyebilecegini soyledim. Birkac defa ayni sey tekrarlanip benden ayni cevabi alinca birden bagirarak aglamaya basladi. Onu hic boyle gormedigim icin sasirrark bakakaldim, yalniz bu asamada kendini oyle sikti ki yuzu mosmor oldu, onu boyle gorunce cok korktum kucagima lip sakin;esmesini saglayip odasina goturdum yemek hazir oluncaya kadar orada, kendi mekaninda sakinlesmesini soyledim. Bir iki dakika odasinda durup yine yanima geldi. Yanima geldiginde daha sakinlesmisti.
Bazen boyle israrci durumlarda nasil davranacagini bilemiyor insan. Ne bir kurali ne de bir formulu var bu isin. Cocuklarla ilgilenirken hicbir olay ayni sebep sonuc iliskisi icinde islemiyor. Her defasinda yeni bir olay, ve bu olaya karsi farkli bir tepki alabiliyorsunuz.
Genel olarak Selim'e olan davranislarimda en onemli sey oldugunu dusundugum 'tutarlilik'tan odun vermemege calisiyorum. Yapmaya dikkat ettigim konulardan digeri ise sabrimi mumkun oldugunca koruyup ona gereksiz bagirmalardan kacinmak. Bunu kendime defalarca hatirlatmaya calisiyorum gun icinde. Cunku bagirmak onun davranis egitimie pozitif bir katki saglmadigi gibi sonucta pismanlik ve kendimi sorgulama seklinde bana geri donuyor.
Selim'in bugunlerdeki favori deyislerinden biri yanima gelip "annecicim what happened?" diye sormasi. Aslinda boyle sormasi yeni degil; yeni olan ne oldu'nun what happened'la yer degistirmis olmasi. Bunu kresten kapmis sanirim, kresten kaptigi diger cumle ise "be careful", arada "please"ler de cikiyor zaman zaman. Bugunler ayni zamanda iki dilde de kendini ifade etmegi ogrendigi yogun zamanlar onun icin. Arada cikan guzel cumleleri duymak insanin hosuna gidiyor cok.
Tum bunlarin arasinda ben bu donemin bitmesini bekliyorum sabirsizlikla. Zira gerek not vermem gereken odevlerin coklugu, gerekse bir turlu istedigim zamani ayiramadigim arastirmalarim cidden beni yormus durumda. Her ne kadar bir sureligine daha Sebo'da ayri kalacak olsak da Sebo askerlikten dondukten sonra bizim Selim'le gidecegimiz Turkiye tatilini sabirsizlikla bekliyorum. Mayis ortasindan haziran ortasina kadar orada olacagiz. Bol bol dinlenmegi, ozlediklerimi gormegi ve bir de Selim'i bezden kurtarmayi hedefliyorum bu zaman zarfinda.
Bakalim ne kadar basarili olacagim?