Pages

19 Şubat 2008 Salı

Basliksiz

Bir sure ara verdikten sonra yazmak zor geliyor insana. Cok da degil aslinda topu topu bir hafta yazmadim...
Yogun gunler geciriyoruz. Gecen hafta New York eyaletinin kuzeyine dogru kisa bir seyahat yapti. Kisa olmasina karsin yogun ve yorucu bir seyahatti. En guzel tarafi kisa bir sureligine de olsa yakin arkadasimi gordum, hasret giderdim. Cidden cok ozlemisim canan bir arkadasimla birlikte olmayi. Karda kista bizi ofisinde agirladi arkadasim sagolsun.
Bol karli bir geziydi, kar, kis soguk derken ugradigimiz yerlerden birinde tum agac dallarinin kristal buza burundugu bir ormanin kiyisindan gectik, super bir manzaraydi ama fotograf makinemiz o anda arabanin bagajinda kaldigi icin o manzaralari yakalayamadik.
Donup de rutinimize basladigimiz zamanlarda su universitede ates acma olayi ses buldu haberlerde. Bir anda etkilendim aslinda her an hersey olabildigine gore ayni olayin birgun benim sinifimda da gerceklesme dusuncesi tuylerimi urpertti. Aslinda bu dusunceye yakalanmam bu olayin gectigi okulla is icin gorusmus oldugum gercegiydi bir yandan da.
Hos gecen sene olan olaydan sonra da sinifta yasadigim bir olay beni korkutmustu aslinda. Ogrencilerimin tum sinifin onunda sunum yapacagi bir gundu. Gruplar halinde yaptiklari bir sunumda sira bir ogrenciye geldiginde sessiz, sakin gorunuslu genc adam siniftaki bilgisayarda cikan bir komuta -sistem bilgisayari kapatsin mi turunden bir soruydu- yanlislikla evet diye basip bilgisayari kapatinca bilgisayarin tekrar acilmasi, sunumlarinin yuklenmesi derken bir bosluk oldu. Bu boslukta ben de tamamen saka amacli "bu firsattan istifade sarki soyleyebilirsin bize" gibisinden gayet masumane hicbir tenkit icermeyen -simdi soylemeseymisim belki daha iyiymis dedigim- bir cumle sarfettim. Bunun uzerine bu genc cocuk birden buyuk bir hizla kendi kafasina vurmaya baslayip "ben aptalim, ben aptalim" diye yuksek sesle bagirmaya basladi. Soke olmustum ne oldugunu kavrayip podyuma dogru ilerledim ve sakin olmasini, bunun onemli birsey olmadigini, korkulacak, cekinilecek, utanilacak bir durum olmadigini, izah ettim ama cocuk kafasina vurmaktan sersemlemis bir durumdaydi ve kendisinin degil grup arkadaslarinin devam etmesini istedim sunuma.
Ama benim icin cidden cok sasirtici bir olaydi ve sonrasinda dusununce cocugun ruh halinin cidden iyi olmadigini anladim. Iste kendisine boyle yapan bir kisi pekala eline silahi alip bize de yoneltebilirdi.
Yeni vurulma olayinda yine bunlar canlandi zihnimde. Abarti gelecek belki ama insan bunlari dusununce sinifa nasil girerim diye dusunuyor.
...
Bu aralar romantik havalara da giriyorum ister istemez -hos depresyonik hallerle birlesince ortaya pek de guzel bir ruh hali cikmiyor-. Romantik havalarimin nedeni pbs'de Jane Austen eserlerinin yayinlandigi bir ay olmasi ve benim favori BBC versiyonu Pride and Prejudice dizimin tekrar yayinlaniyor olmasi. Sanirim bu dorduncu izleyisim, hala yer yer heyecanlanip, yer yer sabirsizlik gostererek diziyi ve agzim kulaklarimda Mr.Darcy'i izledigime gore artik bu eserin bir dvdsini edinmem gerekiyor diye dusunuyorum, ne dersiniz?

3 yorum:

Ekmekcikız dedi ki...

Şu okullardaki silahla tarama gibi umulmayan, çarpıcı şiddet olaylarının tedirgin etmesi yadırdanacak bir şey değil. Ne sebebi belli, ne zamanı. Birisinin kafası bozuluyor ve bir katliam çıkıyor. Çok fena sahiden.:(

Neyse ki, kötü düşüncelerden kaçıp kurtulmamızı sağlayan kitaplar, filmler var. Mr. Darcy ile buluşmanıza imrendim, doğrusu.:))

Minik Patikler dedi ki...

Canım Allah korusun, böyle dertler hiç yaşanmaz umarım..

sumuklubocek dedi ki...

MPcigim,
iyi dileklerin icin sagol; ben de oyle umuyorum ama anlattigim gibi yasadiklarim hic de uzak olmadigii gosteriyor...
***
Ekmekcikizcigim,
Gecen sene cocuk sinifta oyle davranirken birden ya silah cikarirsa diye dusunmedim degil... biz de paranoyak olduk.
Kesinlikle haklisin :))).