Pages

9 Kasım 2005 Çarşamba

kimin yazisi oldugu konusunda kuskuluyum ama...

Arada sirada Can Dundar'a ait oldugu soylenen emailler aliyorum. Bunlarin kimi gercekten yazara aitken, kimi yazilarin can dundar ile uzaktan yakindan ilgisi olmayabiliyor (bunu yazarin kendisi de gerek kosesinde gerekse bazi tv programlarinda belirtti). Bu nedenle buldugum her Can Dundar yazisina (kendi kosesinde yazdiklari disinda tabii ki) supheyle bakar oldum.
Iste yine boyle bir yazi geldi, yazilan herseyi cok paylasmasam da bana seslendigi kisimlar da var. Herkese bir sekilde seslenen bir yazi oldugunu dusundugum icin burada paylasmak istedim. Siz de benim gibi kendi payiniza dusun kismi alin ;)
*************************************************************************************
Henuz 18 ini yeni bitirmiştin, enerji ve umutla dolu hayata
başlamaya hazırdın... Ne oldu? İstemediğin bir okula girdin. İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sevmediğin bir bölümde senelerini harcadın....
Ayaklarını sürüye sürüye gittin derslere... Çalışmak istemedin ama yine de zorladın kendini... Güç bela bitirdin sonunda... Ne ailen, ne de arkadaşların görmedi yaptığın fedakarlığı... Alkışlamadılar seni, omuzlarının üzerine çıkarmadılar, madalya takmadılar... Enerjin çoktan tükenmeye başladı bile... Kimse bilmez nasıl kendini feda ettiğini... Ruhunu teslim ettiğini... Gençliğini tükettiğini...
Şimdi iş bulman gerek...Para kazanman, araba alman, ev alman gerek..... İstemediğin bir işe girdin... Böyle olması gerekiyor diye... Sırf çevrendekiler bekliyor diye... İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sabahın köründe gidiyorsun işe...Sevmediğin insanlar ile gününü harcıyorsun... Heyecan duymadığın işlerle zamanını geçiriyorsun...Yarının gelmesinden nefret ediyorsun...
Sevildiğini hissettin mi peki? Ya saygı? Bitti mi insanların istekleri? Özgür müsün artık? Hayır hala özgür değilsin...Şimdi evlenmen gerek... Öyle ya yaşın geçiyor, evde mi kaldın ne? Arıyorsun etrafında uygun birisini, artık evlenmeliyim diyorsun...Acaba gerçekten istiyor musun? Sana uygun birisini buldun işte, boyu boyuna, mesleği mesleğine, parası parana göre...Peki ya kalbin?
Düğününden bir gece önce sessizce itiraf ettin kendine, ya doğru kişi değilse? Belli ki hazır değildin bu evliliğe... Evlenmek için evlendin... İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için...Mutlu oldun mu peki? Kalbin heyecanla doldu mu? Akşam eve koşarak döndün mü? Sevildiğini hissettin mi? Seviştin mi tüm varlığınla?
Daha evleneli bir sene dolmadı, insanlar çocuk demeye başladılar... İstedin mi gerçekten bir çocuk sahibi olmayı? Hazır mısın bir canlıyı yetiştirmeye?
Söyle bana ne verebilirsin bu küçük insana? Hayatı kendi gözlerinle hiç yaşadın mı? Ne istediğini biliyor musun? Ya istemediğini? Hiç risk aldın mı?
Sen hiç kendin için bir şey yaptın mı? Çocuğun bir gün sorarsa
Özgürlük Nedir? Ne cevap vereceksin? Sen hiç özgürlüğü yaşadın mı?
Evliliğinde problemler yaşıyorsun... Sevmediğin bir insanla cehennemi paylaşıyorsun... Boşanmak fikri kafana gelip gelip gidiyor...
cesaret edemiyorsun... İnsanlar ne der diyorsun... Gene kendi duygularının üzerine
bir duvar örüp başka insanlar için evliliğinde kalıyorsun....
Fedakarlığını gören biri var mı? Yaşadığın ızdırabı senin gibi yaşayan?
Korkuların seni hapsetmiş, her geçen gün etrafına bir duvar daha örüyorsun.
Sevilmeme korkusu, yalnız kalma korkusu, başarısız olma korkusu, saygınlığını yitirme korkusu ve daha neler neler... Hayatında hiç korkmadığın bir
gün oldu mu? Cesaretle atıldın mı hiç, ya bilmediğin bir dünyaya girdin mi?
Sevilmemeyi göze aldın mı hiç? Gülünç duruma düştün mü? Ağladın mı
doyasıya, insanlara aldırmadan? Acı çektin mi hiç, hani öleceğini düşünecek
kadar...Ve iyileşmeyi başarabildin mi hiç?
Yaş erdi kemale diyorsun, bu saatten sonra benden ne köy olur ne
kılavuz.Umutların tükenmiş, hayallerin yıkılmış... Koca bir ömür
başka insanların kontrolü altında geçip gitmiş. Alışmışsın
artık bu düzene,artık istesemde çıkamam diyorsun... Ve gene kendin için bir
şeyler yapmaktan vazgeçiyorsun...
Ne olurdu istediğin okula gitseydin... Kim ne derse desin,
ressam olsaydın... Müzisyen, Arkeolog, Sanatçı, Sporcu olsaydın...
Hayattaki büyük adımları ancak hazır olduğunda sen istediğin için atsaydın...
Ne olurdu biraz risk alsaydın? Biraz kendine güvenseydin? Biraz kendine inansaydın?Ne olurdu seni çepeçevre saran zincileri kırıp, önünde ki
duvarları aşıp, kendin olabilmeyi başarsaydın? Kim ne diyebilirdi sana?
Gene kimse madalya takmazdı, gene kimse alkışlamazdı, gene kimse seni omuzlarının
üzerine çıkarmazdı... Ama sen kendine saygı duyardın!
Haydi şu anda şu dakika bir daha bak hayatına... Bu sefer
kendin için bir şeyler yap...Bırak insanlar sevmesin seni, bırak senin
mutsuzluğundan mutlu olmayıversinler, bırak takdir etmesinler,
onaylamasınlar, bırak dedikodunu yapsınlar, itiraz etsinler...
Hayatında bir kere olsun bu riski al!
İstediğin mesleği yap... Zevk al ürettiğin işten... Uçarak git
işine... Keyif al birlikte çalıştığın insanlardan... Yaşamını kendin
SEÇ ve MUTLU OL seçtiğin bu yaşamdan...
İstediğin insan ile istediğin zamanda evlen... İster 20 inde
ol, ister 50sinde... Senden başka kim bilir doğru insanın kim olduğunu ve
doğru zamanın ne zaman olduğunu? Dinleme başkalarını...
Evlenmek için hiç bir zaman geç sayılmaz... Ve hatta istiyorsan asla evlenme...
Bu yaşam senin, ve ızdırabını da, mutluluğunu da yaşayan tek sensin....
İstediğin zaman çocuk yap... Kendini hazır hissettiğinde,
yaşama bir canlı getirmek istediğinde ve o çocuğa verecek bir şeylerin
olduğunda... Ve hatta istemezsen hiç çocuk yapma...
İstiyorsan başka bir şehre taşın, başka bir ülkeye, başka bir
kıtaya... Mecbur değilsin bu şehire tıkılıp kalmaya...
İstiyorsan yeniden okula başla, yeni bir meslek, yeni bir
hayat, yeni ben diyerek kendin için yaşa...
Şimdi soruyorum sana...
Ne zaman kendin için bir şeyler yapacaksın?
(CAN DÜNDAR)

Hiç yorum yok: