Kucuklugume dair onemli karakterlerden birisi de buyukanneannem (yani anneannemin annesi) dir benim icin. Buyukanneannem vefat ettigi gune kadar -tam yasi 93 olabilir- kendi evinde, kendi kendine saglikli bir sekildi yasamis, oylesine seker ornek alinasi bir yaslidir benim icin.
Buyukanneannemi en cok her cuma anneannemle birlikte evine ziyaretlerimizle aniyorum. Her cuma anneannemle birlikte buyukanneannemin yaklasik yirmi dakika yurume mesafesindeki evine gider, ona icinde mutlaka bir kilo sutun oldugu erzak sepetimizle birlikte onu ziyaret ederdik. Buyukanneannemin evinde en cok beyaz boyali bahcesini, teneke saksilar icindeki ciceklerini, ve tel dolabini hatirliyorum. Ona olan ziyaretleri de hep mutlulukla aniyorum.
Zayif, incecik bir kadindi, ona sarildigimda kucuk olmama karsin ben onu kucagima aliyor gibi hissederdim kendimi...
Ara sira da anneanneme gelirdi buyukanneannem, ama anneannemin tum israrlarina ragmen hic kalmak istemez ve aksam olmadan hep evine donerdi. Israrlara dayanamayip kaldigi zamanlarda ise bir bakardik ki sabah namazinda kalkip gitmis evine. Anneannem "kacmis yine!" derdi. Bunda galiba damat evinde kalmak istemeyisinin etkisi vardi.
Buyukanneannem damadini, yani dedemi, pek sevmezdi. Aslinda tum erkekleri sevmezdi demek daha dogru olur. "Aman kiziiim, sakin evlenmeyin" derdi, "
erkekler kadinlari avkuluyor" diye devam ederdi. Avkulamak Aydin sivesinde ezmek, yogurmak anlamlarina gelir. O zamanlar anlamazdim neden oyle soyledigini. Neden sonra annemden dinlediklerimde bagdastirinca taslari yerine oturttum.
Buyukanneannemin kocasi, yani buyukdedem capkin bir adammis. Kendileri Aydin'a yakin bir koyde yasarlarmis da buyukdedem gider sehirden dost tutarmis kendine. Evine ugradigi zamanlarda ise ayaklarini yikatirken buyukanneanneme, cebinden dostunun verdigi mendille alnini siler, gorunce gozlerine yaslar dolarmis buyukanneannemin ama yutkunur da isine devam edermis. Boylece anlarmis iste buyukanneannem buyukdedemin bir dost tuttugunu.
(Simdi dusunuyorum da oyle birsey bizim basimiza gelecek, zaten ayak yikamayiz da hadi diyelim eskaza bir fantezidir yikadik :))), adam cikarip baska kadina ait bir mendille alnini silecek de alir su dolu legeni adamin kafasina indiririz hani ...)
Sonra haylice parasini da yedirmis bu dost tuttugu kadina, belki de kadinlara, buyukdedem. Zamaninda hatiri sayilir zeytin ve incir bahceleri varmis buyukdedeme ait. Buyukanneannem dort cocugunu birakir evde bahcelerine incir toplamaya gidermis. Tam incirleri koyup donerken sepetine, "Fatme teyzeee" diye seslenmis birisi arkasindan, "incirini toplamissin da artik bu bahce sizin degil, dun satti Bayram amca bana" deyince adam oracikta birakmis topladigi incirleri ve yine dugumlenmis bogazi, yutkunmus ve donmus evine. Boyle birkac satistan sonra anlamis ki buyukanneannem buyukdedem satip saviyor elinde avucunda ne varsa yoksa... Eski zaman, birsey diyemiyor kadincagiz...
Boyle sartlarda buyutmus dort cocugunu, oglanlar bir baltaya sap olurlar nasil olsa demisler, tek kizlarini, anneannemi vermis koy enstitulerinden gelenlere. Oglanlar okumamis, tek kizi ogretmen cikmis....
*** *** ***
Ne hayatlar, ne hikayeler... Herkesin hayati belki de bir roman aslinda, ve tarihimizin, ve bizim bir parcamiz aslinda...
Keske yasarken buyukanneannem ve anneannem dinleseydik ve not etseydik bunlari bir yere...