Pages

28 Temmuz 2016 Perşembe

Gundem ve ben...

Tamam, cok iyi, ne diyeyim tam bir sene olmus yazmayali... Boyle seneden bir -iki defa yazmakla gunluk tutulur mu bilemiyorum ama ben yaptim oldu diyecegim, neden olmasin...
***
Hayat cok garip, bugun dusundum de liseden mezun olali 20 sene olmus resmen: 1996-2016. Bu matematigi yaparsaniz 40a da merdiven dayadigim, ve hatta cok yaklastigim pek de gizli kalmiyor.

Turkiye'de yasanan gundemin bulanikligi mi, yoksa benim kendi yas sendromum mu bilmiyorum ama bu aralar bitmeyen bir ic sikintisi hakim bende. Turkiye buradan cok uzak gorunse de orada buyumus biri olarak gundemden uzak kalmak cok kolay olmuyor. Hos, es, dost, akraba acisindan zaten pek de buyuk bir aileden gelmedigim icin, pek de bagim kalmis sayilmaz Turkiye ile ama yine de insan umursamadan edemiyor, her ne kadar kendime yuzlerce kez ilgilenmeyecegim Turkiye'de ne olduguyla dediysem de duramiyorum bu sozumde. Ama Turkiye'nin gundemine baktikca Mevlana'ya atfedilen "Günün Adamı Olmaya Çalışma, Hakikatın Adamı Olmaya Çalış. Çünkü Gün Değişir, Hakikat Değişmez.." sozunun ne kadar hakli oldugunu dusunmeden de edemiyorum...
Bugun bu yari depresif hislerim hakkimda liseden bir arkadasimla konustum Whatsapp'den... Iyi geldi, bazi arkadasliklarin ustunden yillarin tozu gecse de devam ettigini gormek guzel... 
***
Turkiye'yi bir kenera birakirsak burada yasam cocuklarla olagan hizinda devam ediyor. Turkiye gundemine baktikca "olagan"ligin ne buyuk bir nimet oldugunu takdir ediyor insan.

Olagan gunlerimizden daha siklikla yazmak uzere simdilik hoscakalin...