Pages

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Bisiklet ve animsattiklari...


Bu aralar garip bir "blogging" huyu edindim. Ne zaman birseyler yazmak icin girsem bloga neyi, nasil yazacagima karar veremiyor ve cikiyorum. Simdilik iki cumleyi yazmayi bitirip ucuncuyu yaziyor olduguma gore iyi gidiyoruz.

Dun super birsey oldu 've cocuklarin bisikletlerini alirken bana da uzun zamandir istedigim ancak oradan oraya kendimizi dolastirdigimiz icin yuk etmek istemedigim bisikleti aldik!!! Ve ben ilk uzun turuma ciktim bile! Bisiklet surmenin verdigi o ozgurlugu cok ozlemisim. Hele bu sicak yaz gunlerinde bisiklete binerken yuzume vuran o serin ruzgar.... Tamamen degdi dogrusu...

Bisikletle attigim uzun tur beni 10-20 'li yaslarima goturdu. O zamanlarda yazlik benim icin iki seyle esdegerdi: deniz ve bisiklet! Yazlikta tum gun ya denizde elimde kitabimla, ya da bisiklet ustunde
Etrafi hergun daha uzaklara olmak uzere kesfe giderdim. (Hos simdi dusunuyorum da ben kendi cocuklarima bisikletle o kadar uzaklara gitmelerine izin vermezdim, ama o zamanlar farkliydi galiba... Gerci ilkokulda okula da kendim gider gelir okuldan gelince cogu zaman kendim yemegimi yerdim. Simdi cocuklarimizi cok mu hayattan kopuk yetistiryoruz ne?)
Evet, bisiklet bu anlamda ozgurluk demekti benim icin, istedigim zaman birkac site otede olan anneannemlere gitme, etrafi kesfetme ozgurlugu... Sonradan ogrendigime gore bizim sitedeki bazi  cocuklar adimi kirmizi bisikletli kiz koymuslar :)
Simdiki bisikletim acik mavi renkte, oglanlarla uyumlu durumda. Simdilik onlarla guvenli yerlerde suruyoruz, biraz daha buyuduklerinde, anneleriyle bisiklete binmekten utanc duymazlarsa :), bana bisiklet arkadasi olacaklarini umuyorum, neden olmasin?
Not: Tecrubeli anneler siz ne dersiniz?

22 Temmuz 2015 Çarşamba

2015'in ilk yazisi

null

​Ey 2015! Geldin de geciyorsun bile... Ne yazik ki ben seni bir blog yazisiyla sereflendiremedim bile... Oysa ki sen 2005 yilinda basladigim blog yazma macerasinin 10. yildonumunu barindiriyordun icinde... 

​Sen de yogunluktan, ben diyeyim tembellikten, bir baskasi desin isteksizlikten -ki ben zannediyorum bu son secenege verecegim oyumu- ne bir yazi ne bir resim ekleyebildim. Kendi bloguma yaz(a)madigim gibi eskiden (eski derken soyle uc-bes yil oncesine gitmek gerekiyor) aliskanligim olan blog okumayi ve bloglar arasi dolasmayi bile yapmadim. Zaman garip bir kavram, nereye gidiyor, biz ne yapiyoruz bu arada bazen anlasilir gibi degil. Iste bu arada yasami kayit altina almayi ne yazik ki ihmal ettim ben. Ne yazik ki diyorum cunku blog yazmanin -online versus offline kismi tartisilir- gerekliligine inaniyorum (bunun icin bakiniz eski b​ir yazim)

​Bu arada neler yasamadim(dik) ki... Yeni bir is, yeni bir yer, yeni bir ev ve bunlari arama surecleri... Bu surec arasinda kendiliklerinden buyumeye calisan cocuklar... Tamam, boyle diyerek haksizlik yapiyor olabilirim kendime, soyle demeliydim tum bu yogunluklar arasinda ihmal edilmemeye calisilan cocuklar​...

2015, bana ogrettin ki -tamam oncekiler gibi bir kere daha ogrettin ki hayat kolay degil. Ancak zannediyorum bu sene yasadiklarim(iz) biraz daha anlamli, ogretici turdendi. Kendini unutulmaz yaptin 2015.

Simdi ya geriye donup 2015'te neler oldu diye uzun uzadiya bir yazi yazabilirim - ki bu muhtemelen cok uzun olacagi icin yarim birakip yine bloga hicbirsey eklememis olurum, ya da onume bakar en azindan 2015'in ikinci yarisini kurtarmaya calisabilirim. Zannediyorum onume bakmayi deneyecegim...

Bugunlerde ruhuma - 've fiziksel birsey de oldugu icin bedenime- bahceyle ilgilenmek pek iyi geliyor. Hicbir zaman hoslanacagimi dusundugum birsey degildi aslinda bu bahce isleri. Gitgide sevmeye basladigima dair bir his var icimde. Bu eve tasinmamizla basladi olay. Agac, cicek bolca mevcuttu bahcede, ama bir sebze bahcesi eklemek istedim, biraz da bu islere ilgisi olan Selim 'in etkisiyle.

Kolay olmadi hic... Ot, cicek, vs karismis bir bolumu temizlemekle basladik ise. Sonra bellemek gerekiyordu topragi -dedemin bahcesine birseyler dikisini izledigim gunleri, yani yillar oncesini hatirladigim kadariyla-. Bellerken topragi, topraktan cikan bilimum solucan, tirtil, cesitli bocekler, suluk benzeri bir bocek, zaman zaman kurbaga cesitlerini gorerek ve hatta elimize alip sevmeye calisarak ozellikle Cocuklar icin yeni deneyimlerle dolu bir deneyim yasadik. Toprakla ilgilenmenin, topraga dokunmanin, toprakla hasir nesir olmanin dogayi seven, dogada olmayi isteyen, ve onu koruyan bir nesil yetistirebilmek icin onemli oldugunu dusunuyorum. -Tamam, cok didaktik bir cumle oldu, susuyorum- Iste bu nedenle cocuklari da dahil ettim isin icine mumkun oldugunca.

Sonra, tohumlari ektik topraga, biraz "sen ekeceksin ben ektim, sen bir koydun ben iki, balkabagi tobumunu ben koyacaktim, feslegen tobumlarini kim kaybetti, dokuldu mu,salatalik benim istedigim yere dikilecek, vs vs" nidalari arasinda cebelleserek. Oh bitti derken bir de bu tohumlar buyuyunce geyiklerden nasil koruyacagiz tartismasi basladi.

Simdilik tohumlarimiz buyuyor 've henuz geyiklerden onlari nasil koruyacagimiza iliskin buyuk bir ilerleme kaydedemedik. Toprak bereketli. Yeni dunya eski dunya kadar insanlarla,tarimla,tarihle, savaslarla yipranmadigi icin topraklar vitaminini kaybetmemis. Ne diktiysek o kadar cabuk filizlendi 've buyuyor ki... Boyle giderse kisa surede urun aliriz gibime geliyor, geyiklerden firsat kalirsa tabii.

Evet, geyikler buyuk problem.

Bu arada uzum asmasi da diktik bahceye, umarim olur ;)