Eyyy okuyucu, (eyyy ruh, geldiysen 3 kere vur tadında okunması gerekiyor :-)),
Bilmem farkında mısın ama 2005 yılından beri sürdürüyorum - ya da sürdürmeye çalışıyorum, naçizane- blog yazma maceramı. Ancak bu 9 yıl- evet, dile kolay 9 yıl!- içinde çok gel-gitlerim oldu. Yazdım, ara verdim, tekrar başladım, tamam kapatıyorum dedim, ama olmadı, içimdeki -her ne kadar her zaman yazamasam da- yazma isteğine ve çokça da daha önceki yazılarda belirttiğim gibi "çocuklarıma bir anı kalsın" dileğine bir türlü engel olmadım.
Yazdım, buraya yazamadığım zamanlarda hep kafamın içinde biryerlere yazdım blog yazılarımı. İte-kaka götürmeye çalışıyorum işte bu gemiyi.
Ama üzücü ki yaz-a-madıklarım yazıp paylaştıklarımdan o kadar fazla ki! Ne zaman silkinip üstümden atacağım bu ölü toprağını bilemiyorum. Ama bir şekilde kıpırdanmalıyım artık...
Neden yazamıyorum diye düşünüyorum: çoğu zaman cevabı yoğunluk oluyor... Oysa bir onbeş dakika yarım saatimi elbette ayırabilirim bu sevdaya, kaldı ki yeniden ABD'ye dönmemizle birlikte yine sosyal yaşam özürlüsü şeklinde devam edecekken hayat.
Zamansızlık bahanelerimin en sonuncusu olmalı öyle değil mi?
Öyleyse, hadi bakalım yine, yeni, yeniden yazmaya!