Pages

5 Ocak 2013 Cumartesi

5 Ocak 2013

Bugun bizim icin ozel bir gun. Bugun "abi" oglumuz Selim'in, kendisine koydugu isimle "Mehmet Selim"in 7. dogumgunu. Bir annenin evladina duydugu sevgi, malumunuz, kelimelerle ifade etmesi zor birseydir. Oyle buyuk, guzel, ve yasanilasi bir sevgidir ki bu, hicbirseye degisilmez. O yuzden Selim'e olan sevgimi anlatmaya calismayacagim bile... Ancak bu dogumgunu yazisini belki onun bugunlere degin halleriyle bir "ani" yazisi haline getirebilirim...

***
Selim bu sene birinci sinifa basladi. Gecen sene Kindergarten'dan birinci sinifa gecmenin verdigi bir olgunlukla basladi doneme. Okulundan cogu zaman mutlu gorunuyor, okulunu seviyor ve gitmek istemedigi zaman olmuyor hic. Okumayi su siralar rahatlikla becermeye basladi, yazma konusunda daha yavas ilerliyorlar sinifca. Ogretmeni gecen veliler toplantisinda onun arkadaslarina karsi cok yardimsever oldugunu soyledi, ve bu benim ayrica hosuma gitti. Insallah hep boyle yardimsever bir insan olur. Yardimseverligini evde de hissettiriyor, ne zaman ondan birsey istesem, cogu zaman -eger bir oyunun ortasinda degilse- hemen istegimi yerine getiriyor.
Oyun demisken, hala oyun oynamayi cok seviyor. Legolari en sevdikleri arasinda. legolarin basinda saatler gecirebiliyor. Sanirim en sevdigi de her yaptigi seyi robot, uzay araci, vs. hemen getirip gosteriyor bana, ya da babasina.
Bazen birseye fazla taktigi olabiliyor. Gecenlerde okulda ruzgar, hava akimi anlatirken ogretmenleri kagit ucak yapmasini ogretmis, Selim de uzunca bir sure evde buldugu buyuk kucuk her kagit parcasini kagit ucaga cevirdi. Bu da yetmedi okulun kutuphanesinden kagit ucaklarla ilgili kitaplar alip kagit ucak modellerine yenilerini katti. Neyse ki tatil bitti de simdilik bu kagit ucak furyasindan kurtardik kendimizi...
Bugunlerde diger sevdigi oyuncak da Kerem'le birlikte oynadiklari beyblade'leri... Bilmeyenler icin beyblade bildigimiz topaclarin 21. yuzyil versiyonundan baska birsey degil. Malesef cizgifilm ve cesitli ticari eklerle birlikte topac topacliktan cikmis durumda. Beyblade ilgisini de gectigimiz yaz Turkiye tatilimizde edindi Selim. Yoksa biz burada pek bilmiyorduk bu furyayi...
Kardesiyle genelde guzel oynuyorlar, tabii bazen sac saca bas-basa girdikleri zamanlar da olmuyor degil. Ama birlikte oyun kurup, o oyunu durdurebiliyorlar. Ya da birlikte cesitli boya kalemleri, kagit, bant vs. ile projeler yaparak uzun vakit gecirebiliyorlar. Bu aralar bilgisayar ve iphone oyunlarini cok kisitli -belki haftada bir- , ve sinirli vakitte oynuyorlar. Malesef bu konuda cok dikkatli olmak zorunda hissediyorum kendimi.

Gecen sene basladigi futbola da severek devam ediyor. Kis mevsimi dolayisiyla tatilde olan futbolumuz bahara dogru tekrar baslayacak. Babasi sayesinde Selim de siki bir GS taraftari oldu, her ne kadar maclarini duzenli izleyemeseler de her turlu GS forma, tisort, top, en sevdikleri arasinda. Okuldakilere GS'i baya tanitti anlayacaginiz.

Bilimle ilgili her konuyu da cok seviyor Selim. Ozellikle deneylere takmis durumda. Hergun eve geldiginde deney yapmak istiyor. Ancak her deney icin arac gereclerimiz olmadigini anlatamiyorum bazen. Ve deney yapmak ekstra calisma gerektiriyor benim acimdan bu nedenle onun bu istegine yeteri kadar cevap verememek uzuyor beni.

Bugunlerde babasina karsi ayri bir sevgisi var, babasina kartlar yaziyor, babasini anlatiyor okuldaki resim ya da yazilarinda. Bazen icten ice kiskansam da, seviniyorum bu duruma. Okudugum kadariyla anladim ki baba-ogul iliskisi gercekten onemli bir bag.

Selim "mantik adami" olma yolunda ilerliyor. Kardesini ikna etmek icin konusmayi ve anlatmayi seciyor cogu zaman. Gecen gun mesela, sabah biz yatarken Selim ve Kerem odalarinda oynuyorlar. Kerem yapmamasi gereken birsey yapiyor, babasi Kerem'i uzaktan ikaz ediyor. Kerem yaptiginda israrli ve giderek sesini yukseltiyor. Bu arada araya Selim giriyor Kerem'le konusmasi soyle:
S: Kerem sen kac yasindasin?
K: Uc
S: Kerem, baba kac yasinda?
K: ???
S: 36!
K: ???
S: Sen 3 yasindasin, baban 36! Baba mi daha iyi bilecek, sen mi? Tabii ki baban! O yuzden onun sozunu dinlemelisin!

***
Velhasil, Selim buyuyor, iyi ki dogdun guzel oglum!
Gunlerimiz Selim ve Kerem'le yogun, bazer deli-dolu, ama hep sevgi dolu geciyor. Cocuklar gercekten bizim en degerli emanetlerimiz, her animizi o emanetleri hakkiyla ve sevgiyle buyutmek sorumlulugumuzu unutmadan gecirmeli... (Bu da kendime dipnot olsun).

Bu yaziyi da hemfikir oldugum bir siir ile bitireyim:

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

Halil Cibran

2 yorum:

cenebaz dedi ki...

Selim'in doğum günü kutlu olsun. Şansı bahtı açık olsun. Kardeşi ile diyaloğuna bittim tek kelime ile. Bu demektir ki Kerim büyürken önünde mükemmel bir örnek olacak. Senin de işin kolaylaşacak. Sevgiyle kal.

Sumuklubocek dedi ki...

dogumgunu dileklerin icin cok tesekkurler cenebaz hanimcigim! cok haklisin, Selim simdiden Kerem'e pek cok sey ogretir durumda :)