Yaklasik bes yildir neredeyse mevsimsiz yasamaya alismistik biz. Hos alismis olmamiz mevsimleri ozlemiyor oldugumuz anlamina gelmiyordu. Dallas'ta genel gecer mevsim yaz olup mevsim degisim donemlerinde birazcik bahar, birazcik da kis hissettigimiz olur ama bu "birazcik"lik degisimler ne kiyafetlerimizde ne de aliskanliklarimizda bir degisiklige yol acardi. Oradayken soguk, kis, yagmur, kar ve buz bizim icin buyuk nimetten sayilirdi. Yagmurlu havalari ayri bir severdim oradayken.
Burada araliktan beri guzel bir kis mevsimi hukum surmekte. Oncesinde de guzel, bol renkli -elbette bu renkler sari, turuncu ve kahverengi tonlarinda- bir sonbahar yasamistik. Oncesinde ise bariz bir yaz havasi vardi hatta Selim'in ilk denize -pardon Amerikalilar'in dedigi gibi okyanusa- girme deneyimini bile yasamistik.
Kis diyordum, tum oyunlarini gorme firsati bulduk kisin: yagmurunu, karini, buzunu, ve su andaki soguk ama kuru havasini.
Niye yaziyorum bunlari bilmiyorum ama bu kis benim hosuma gidiyor. Her ne kadar gezmeyi , biryerlere cikmayi cok sevsem de soguk bir gunu evde kitap okuyarak ya da birseyler izleyerek gecirmek ve ayni zamanda Selim'le oyunlar oynamak da sevdiklerim arasinda ilk siralarda yer aliyor.
Kitap demisken, turkiye'de kitapci gezme firsatim olmadi pek ama hizli bir tur sirasinda iki tane roman alabildim. Ayse Kulin'in "Veda" isimli romaniyla Elif Safak'in "Bit Palasi"ni. Turkiye'deki kitaplari takip edemedigim icin bildigim yazarlari okumayi tercih ettim. Bir da malesef az biraz yazar taassublugu vardir bende. Bir yazarin tum kitaplarini okumayi tercih ederim yeni bir yazar kesfetmeden once. Orhan Pamuk, Elif Safak, Paul Auster, bir zamanlar Bukowski, Ihsan oktay Anar, Amin Maulof, Franz Kafka, Ursula K. Le Guin, Tom Robbins, bir zamanlar Herman Hesse, JRR Tolkien ve Virginia Woolf yazdiklarinin %80'ini okumus oldugum yazarlar. Oyle iste bir yazari sevdigim zaman tum eserlerini okumak istiyorum. Elif Safak'in Siyah Sut'u raflardaydi cokca ama belki ozellikle ABD'de post partum (dogum sonrasi) depresyonu hakkinda yazilan cizilenlerin coklugu ve konunun cidden cok medyatik olmasi nedeniyle icimden onu almak gecmedi hic. Bu yazarlardan bahsedince bazi kitaplarini yeniden okumak geldi icimden, bir yandan da cogu kitabimin turkiye'de bir yerde koliler icinde oldugunu dusunmek buruklastirdi icimi.
Turkiye'ye ilk uzun zamanda gidisimde bu olayi bir organize etmem gerekiyor kendime not.
Not: yanlarina bir zamanlar yazdigim yazarlari simdi donup de okuyasim gelmiyor -hani referans olur da okumak isterseniz diye-.
3 yorum:
merhaba:)
son dönemde işteki yoğunluğum yüzünden artık bloglara da eskisi kadar sık ziyaretler gerçekleştiremiyorum.
Senin bloğunu da benim isrtatisliklerimin bulunduğu sayfadan görmüştüm.
hem bir oğula sahip olup hem de master-doktora mezuniyetleri içinde olup; üstüne üstlük bunu Amerika'da yapan bir hatun olarak seni okuyorum o tarihten sonra vakit buldukça..
bence sümüklüböcek şirin duruyor. sayfanın düzeni de göz yormuyor ve hoş olmuş. Eline sağlık:)
Elif Şafak Siyah Süt romanında post-partum depresyona inan sadece 20 sayfa falan ayırmış. Kendini anlatmış bolca. İçindeki iki-üç-dört farklı kişiliği. Evliliğe hoş bakmazken nasıl aşık olup adama evlenme teklif ettiğini.. Korkularını, hırslarını yazmış.. Çocuk sahibi olma kararını ve sonrasını. İste post kısmı anca 20-30 sayfa. Oyüzden o anlamda iç bunaltıcı bir kitap değil. Halbuki ben de farklı birşeyler bekliyordum. Kitabın başına "Bu kitap suya yazılır gibi yazıldı. Okuyup sonuna geldiğinizde kitabın tümünü unutmanız dileğiyle" diye yazmış.. Ben bu kadar depresif bir hal görmedim. Hepimizin içinde olan şeyleri anlatmış. Zaten kendisinin babasız geçirdiği hayatı yüzünden ne kadar silik ve içine kapanık bir kadın olduğunu biliyorduk. O yüzden bence okumalısın. Bakalım senin içinde kaç kadın varmış:)
Sevgili Dilayra tesekkurler yorumun icin.
Bakalim senin icinde kac kadin varmis diye bitirmissin ya, birden cok coook dedim kendi kendime, oturup kesfetmem lazim. Kitabin boyle bir yonu oldugunu kesfetmemistim, okumaliyim...
Tam, buraya gecikmiş olarak da olsa, "Siyah Süt" için yazmaya gelmiştim ki, Dilayra'nın yazdığını gördüm.
Tam da benim söylemeyi düşündüklerimi yazmış, üstelik.
:))
Yorum Gönder